Atalarımız boşuna dememiş; Perşembenin gelişi Çarşamba’dan bellidir diye. Peugeot 3008 üzerine geliştirilen Opel Grandland X, aslında markanın PSA’ya satılışının ipuçlarını çok önceden veriyormuş.

Bugün sizler için Almanya’dayız ve Opel markasının yeni crossoverı Grandland X’i test ediyoruz. Peugeot 3008 ile beraber geliştirilen otomobil Kasım ayında Türkiye’de satışta olacak.

Grandland X, çekici bir tasarıma sahip. Ön bölümde markanın klasikleşen radyatör ızgarası ven LED destekli farlar öne çıkıyor. Motor kaputunun üzerindeyse güçlü görünümü destekleyen kabarıklıklar yer alıyor.

Aracı yandan incelediğimizde Peugeot 3008’i andıran çizgiler göze çarpıyor. Motor kaputunun çamurluklarla birleştiği kısım, bu benzerliğin doruk noktası. Kalın C sütunu da koyu lake kaplama hariç bu benzerlikten nasibini almış.

Arkaya geçtiğimizde Opel’e özgü bir tasarım bizi karşılıyor. Bagaj kapağındaki konkav bombe ve stoplar Astra modelinden transfer. Stoplarda LED kullanıldığını belirtelim.

Opel Grandland X’in iç mekanı da markanın diğer modellerinden alınmış. Kokpitin bütününün Astra ile tıpatıp olduğunu söylemeliyiz. Malzeme kalitesi de eş düzeyde.

Aracın göstergeleri iki büyük dairesel formdan oluşuyor. Orta konsolun en üstünde dokunmatik Intellilink Navi900 ekranı yer alıyor. 8 inçlik bu ekranın kullanımı pratik ve dokunma hassasiyeti başarılı. Baz versiyonlardaysa 7 inçlik, navigasyonsuz bir ekran kullanılıyor.

Opel Grandland X; 4.477 mm uzunluğa ve 1.856 mm genişliğe sahip. Bu ölçülerle iç mekanda yeterli genişliği sunuyor. Arka diz mesafesi ise sınıf standartlarında. Ancak Seat Ateca ve VW Tiguan’a göre bu disiplinde küçük kaldığını belirtelim.

Otomobil 514 litre bagaj hacmi sunuyor. Bu hacim arka koltukların yatırılmasıyla 1.652 litreye kadar yükseliyor.

Grandland X’te Opel’in değil Peugeot’nun motorları kullanılıyor. Bu motorlardan benzinli olan 1.2 litre hacminde ve turbo destekli. Bu motor 5500 devirde 130 beygir güç, 1750 devirdeyse 230 Nm tork üretiyor. 6 ileri manuel ve otomatik şanzıman, bu versiyonda tercih edilebilecek. Bu motorla donatılan versiyonların karma tüketim ortalaması 4 ile 5.4 litre arasında değişiyor.

Almanya’da deneyimlediğimiz versiyonsa 1.6 litrelik turbo-dizel motordan hayat buluyordu. Bu motor 3500 devirde 120 beygir güç, 1750 devirden itibarense 300 Nm tork çıkışına sahip.

Benzinli kardeşi gibi dizel seçenek de 6 ileri manuel ve otomatik şanzımanla ticarileştiriliyor. Bu versiyonun karma tüketim ortalaması ise 4.3 litre ile 5.5 litre arasında değişiyor.

Daha fazla güç isteyen müşteriler için önümüzdeki dönemde Opel, 2.0 litre dizel seçeneğini de sunacak. Bu versiyon yeni sekiz ileri otomatik şanzıman ile gelecek. Gelecekte Plug in Hybrid versiyonu da pazara sunulacak. Bu versiyonda 4×4 seçeneği de bulunacak.

Lansman versiyonlarında araç 4×4 seçeneği sunmayacak. Bunun yerine Peugeot’daki GripControl sisteminin Opel versiyonu IntelliGrip sunulacak. Bu teknoloji ön tekerleklere aktarılan gücü denetleyerek hafif arazi koşullarında aracın sorunsuz ilerlemesine katkı sağlıyor.

Aracın yol tutuş dinamikleri bir Opel’den çok bir Peugeot’yu andırıyor. Süspansiyonlar yeterli konforu sunuyor. Fakat yine de gövde salınımları hissediliyor.

Özetle; Opel, PSA’nın bünyesine katılmasıyla birlikte çok daha rekabetçi modellerle pazarda yer almaya çalışacak. Motor ve şanzıman kombinasyonları PSA cephesinde daha verimli ve bu markaya yarayacağa benziyor. Ancak sürüş hisleri konusunda da PSA otomobillerine benzeme söz konusu. Keşke bu alanda Opel hissi devam etseydi.

Keyifli sürüşler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz