Etiket arşivi: volvo

Skoda Kodiaq 2017’nin yıldızı oldu

Skoda’nın büyümesinde önemli rol oynayacak markanın ilk büyük SUV modeli Kodiaq, Türkiye’de ilk kez, eğlence dolu gençlik festivali WhiteFest 2017’de sergilendi. Kodiaq, Uludağ’da gerçekleştirilen ve birbirinden renkli isimlerin, unutulmaz partilerle buluştuğu WhiteFest 2017’nin en dikkat çeken konuğu oldu.

İsmini Alaska’da yaşayan ayılardan alan Kodiaq, 5 kişilik veya 7 kişilik versiyonlarla satın alınabilecek. Güçlü tasarımı ve cömert iç mekan genişliğini bir araya getiren büyük SUV modeli, Mart ayından itibaren Türkiye’de satışa sunulacak.

Toplamda 12 bin 500 civarında katılımcının beklendiği WhiteFest’te Kodi maskotu ile birlikte sergilenen Kodiaq, kısa zamanda büyük beğeni toplamayı başardı. Uludağ’da WhiteFest 2017’de 2. Bölgede BOF Hotel’de özel bir stant ve sahne alanıyla yer alan Skoda, birçok eğlence aktivitesiyle birlikte festival tutkunlarıyla buluştu. Skoda’nın festivaldeki stant alanı; Skoda Kodiaq Stage’de, birçok ziyaretçi ağırlandı.

Araştırma: Türk haklı sürücüsüz otomobil hakkında ne düşünüyor?

Otomobil kiralama şirketi LeasePlan, son zamanlarda otomotiv sektörünün en dikkat çeken konularından biri olan sürücüsüz araçlarla ilgili global araştırmasının sonuçlarını açıkladı.

Okumaya devam et

Volvo, İstanbul Auto Show 2015 Fuarı’na katılmıyor

Volvo Cars, pazarlama stratejisini değiştiriyor ve Dünya genelinde katılacağı organizasyonları yeniden tanımladı. Marka bundan sonra Avrupa’da Paris ve Frabkfurt Otomobil Fuar’larına katılmayacak. İstanbul Auto Show Fuarı’da kurbanlar arasında.

Okumaya devam et

Volvo kaza yapmayan otomobile çok yaklaştı

Volvo Car Group (Volvo Cars), İsveç Ulaştırma İdaresi (Trafikverket) ve Norveç Kamu Karayolları İdaresi (Statens Vegvesen), her otomobilden ayrı ayrı elde edilecek yol sürtünme bilgisinin cloud tabanlı bir sistem içinde paylaşılacağı bir deneme projesi için güçlerini birleştiriyor. Okumaya devam et

Sürücüsüz otomobillerin avantajı ne olacak?

Volvo Car Group’a göre otonom sürüşün tüketiciler ve toplum için avantajları
Trafik güvenliğindeki büyük gelişmelere rağmen, hâlâ her yıl 1.2 milyon kişi trafik kazalarında hayatını kaybediyor. Bu durum, 2007’de, Volvo Cars’ta 2020 yılına kadar yeni bir Volvo otomobilde hiç kimsenin ölmemesi ya da ağır yaralanmaması gerektiğini belirten bir güvenlik vizyonunu başlattı ve Volvo Cars’ı dünyadaki tek otomotiv üreticisi olmaya teşvik etti. Şirketin vizyonu, otomobillerin çarpışmaması gerektiği üzerine kurulu.
Volvo Car Group Başkanı ve CEO’su Håkan Samuelsson, “Sürücü destek sistemlerinin yaygın kullanımını içeren teknolojilere öncülük etmek sadece güvenlik vizyonumuzu gerçekleştirmemize yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda topluma ve tüketiciye önemli faydalar sağlayacak” diyor.
Modern toplum, güvenliği artırmak, hava kirliliği ve küresel CO2 emisyonlarını azaltma konularında zorluklarla karşı karşıya. Otonom sürüş belli durumlarda yakıt tüketimini yüzde 50’ye kadar azaltabiliyor. Zayıflayan akış ve tıkanıklık da zorluklar listesine eklenebilir.
Håkan Samuelsson, “Volvo Cars’ın uzun soluklu insan-merkezli yaklaşımı ve güvenlik taahhüdü, otonom sürüş alanında bize diğer otomobil üreticilerinkinden farklı bir başlangıç noktası sağlıyor” diyor.
Otomobilin otomatik olarak hareket etmesine imkan vermek, geleceğin otomobillerinin hiç kaza yapmayacağına yönelik bir vizyona doğru ilerlerken çok önemli. Otomatik frenleme, şerit koruma ve uyarlanabilir seyir kontrolü için geliştirilen mevcut sistemler, otonom sürüş yolunda atılan ilk adımlara örnek oluşturuyor. Volvo Cars şimdi ise, normal trafik koşullarında daha yüksek bir otonom sürüş seviyesine sahip teknolojilere doğru ilerliyor.

Trafik kuyruğunda otonom sürüş
İlk otonom özellikler yeni Volvo XC90’da sunulacak: Direksiyon desteği (Steer assist) özellikli Mesafe Kontrollü Adaptif Hız Sabitleme Sistemi (ACC) trafikte öndeki aracı otomatik olarak takip ediyor. Diğer özellikler arasında otomobilin yoldan çıkıp çıkmadığını tespit edip, aracı tekrar şeridine sokmak için otonom olarak direksiyon torku uygulayan direksiyon desteği özellikli yol kenarı, kaldırım ve bariyer tespiti yer alıyor.

Yüksek derecede otonom otomobillere zemin hazırlamak: Sürüşte yeni bir boyut
Bir sonraki adım, öndeki otomobili yüksek hızlarda takip ederek, sürücünün halen dikkatini korumakla birlikte ellerini direksiyondan çekmesine imkan veren bir teknoloji. Bu da, sorumluluğu sürücü istediğinde tüm sürüş fonksiyonlarını aracın kendisine devreden Yüksek Otonom Sürüş Otomobillerinin (Highly Autonomous Cars) tanıtımının önünü açıyor.
Bu sofistike kendi kendine sürüş teknolojisi, Volvo Car Group’un İsveç’teki doğum yeri olan Göteborg’da gerçekleşecek ‘Drive Me’ projesinde test edilip değerlendirilecek. 2017 yılında, 100 Volvo sürücüsü, şehir içi ve çevresinde belirlenen kamu yollarında kendi kendini idare eden 100 Volvo otomobili kullanarak projeye katılacak.
Dünyada eşi olmayan proje, Volvo Car Group, İsveç Ulaştırma İdaresi, İsveç Ulaştırma Ajansı, Lindholmen Bilim Parkı ve Göteborg Şehri arasında bir ortaklık olarak yürütülüyor. ‘Drive Me’ projesi İsveç Hükümeti tarafından destekleniyor ve 2014 yılında ortak bir değerlendirme ve test araçlarının geliştirilmesiyle başlatılmış olacak.

Tüketiciye yönelik güçlü faydalar
Otonom sürüş beraberinde tüketici için önemli faydalar getirecek, otomobil kullanmaya olan bakış açımızı temelden değiştirecek. Gelecekte bir sürücü olarak, günlük yolculuğunuzu daha verimli kılan otonom ve aktif sürüş ile sürüşünüzü planlayabileceksiniz.
Güvenli bir şekilde telefon veya tablet üzerinden iletişim kurabilecek ya da dilediğinizde dinlenebileceksiniz. Otonom sürüş güvenliği bu nedenle direksiyonun ötesinde daha etkili zaman yönetiminin önünü açıyor.
Otonom sürüş (çok az insan etkileşimi gerektiren bir araç tarafından otomatik olarak kontrol edilen sürüş, hızlanma ve frenleme) modern ulaşım sistemlerinde halihazırda mevcut.
Håkan Samuelsson, “Çok az kişi otomatik pilotta uçan bir uçakta olmayı iki kez düşünür, fakat sürücü kitap okurken kendi kendini süren bir otomobilin içinde olmak pek çok insan için hâlâ oldukça devrimci bir düşünce” diyor.

Kendi kendine giden Volvo’lar yola çıktı!

Volvo Car Group, halka açık yollarda kendi kendine giden otomobillerle, dünya çapında eşsiz olan öncü projesini İsveç’te başlatıyor

Volvo Cars, 100 ‘kendi kendine giden’ Volvo otomobili günlük sürüş koşullarında İsveç’in Göteborg şehri çevresindeki halka açık yollarda kullanarak, dünyanın ilk büyük ölçekli otonom sürüş projesinde öncü rol oynayacak.
Çığır açan ‘Drive Me – Sürdürülebilir mobilite için kendi kendine giden otomobiller’ projesi; Volvo Car Group, İsveç Ulaştırma İdaresi, İsveç Ulaştırma Ajansı, Lindholmen Bilim Parkı ve Göteborg Belediyesi arasında ortak bir çalışma olarak sürdürülüyor ve İsveç Hükümeti tarafından destekleniyor. Amaç, otonom sürüşün toplumsal faydalarını saptamak ve İsveç ile Volvo Cars’ı gelecekteki mobilitenin geliştirilmesinde lider konuma getirmek.
Volvo Car Group Başkanı ve CEO’su Håkan Samuelsson,“Otonom araçlar Volvo Cars’ın olduğu kadar İsveç hükümetinin trafik kazalarında sıfır ölüm hedefleyen vizyonunun da ayrılmaz bir parçası. Bu kamu deneyi, bu hedefe yönelik önemli bir adımı temsil ediyor,” diyor ve ekliyor: “Bu çalışma bize teknolojik zorluklara dair fikir verirken, aynı zamanda kamu yollarında sürüş yapan gerçek müşterilerden değerli geri bildirimler almamızı sağlayacak.”
Deney, Göteborg ve çevresinde seçilen yolların yaklaşık 50 kilometresini kat edecek ‘kendi kendine giden’ otomobilleri içerecek. Tipik banliyö arterleri olan bu yollar, otoyol koşullarına sahip ve sık sık trafik sıkışıklığına maruz kalıyor.
Volvo Car Group Teknik Uzmanı Erik Coelingh, “Amacımız, otomobilin tüm muhtemel trafik senaryolarının altından kendi başına kalkabilmesini sağlamak ki, bunlara sürücü herhangi bir nedenle kontrolü yeniden ele alamadığında otomobilin akan trafikten ayrılıp, güvenli bir ‘liman’ bulması da dahil” açıklamasını yapıyor.

Odak alanları
‘Drive Me’ projesi bir dizi alana odaklanacak, örneğin:
• Otonom araçlar trafik verimliliğini, trafik ortamını ve yol güvenliğini geliştirerek nasıl toplumsal ve ekonomik faydalar sağlayacağı
• Özerk sürüş için altyapı gereksinimleri
• Otonom araçlara uygun tipik trafik durumları
• Sürücülerin otonom araçlara duyduğu güven
• Çevredeki sürücülerin kendi kendine giden bir otomobille nasıl sorunsuz etkileşim kuracağı

Proje, müşteri araştırma ve teknoloji geliştirmenin yanı sıra bir kullanıcı ara yüzünün ve fonksiyonelliğinin geliştirilmesi ile 2014 yılında başlayacak. İlk otomobillerin 2017 yılına kadar Göteborg’da yollara çıkması bekleniyor.
Güçleri birleştirmek
Büyüyen kentleşmenin tüm dünyada kentsel alanlarda ve çevresinde ulaşım sistemleri üzerinde baskı yaratmaya devam ettiğinin bilincinde olarak, ‘Drive Me’ sürdürülebilir bir çevre ve mobilite geliştirme arayışında güç birliğine olan ihtiyaca hitap ediyor.
Erik Coelingh, “Kamu deneyi bize otonom araçları trafik ortamının doğal bir parçası yapmanın sosyal faydalarına dair değerli bir anlayış sağlayacak. Akıllı araçlar çözümün bir parçası fakat geniş bir toplumsal yaklaşım da gelecekte sürdürülebilir kişisel mobilite sunmak için aynı derecede gerekli. Biz bu işlevler-arası işbirliğinin bu gelişimi hızlandırabileceğine inanıyoruz,” diyor.

Benzersiz takım çalışması
“İsveç; resmi makamlar, endüstri ve akademik çevreler arasında eşsiz bir işbirliği geliştirdi. Bu da trafik güvenliği alanında dünya lideri bir konum doğurdu.”
İsveç Altyapı Bakanı Catharina Elmsäter-Svärd, “Otonom araçlar ve daha akıllı bir altyapı, daha da güvenli bir trafik ve iyileştirilmiş bir çevreye bizi bir adım daha yaklaştıracak. Aynı zamanda İsveç’te yeni işler ve yeni fırsatlar yaratmaya katkıda bulunacak,” diyor.

Şehir hayatını zenginleştirmek
‘Drive Me’ projesi, gelecekteki şehir planlamasında ‘self-driving’ otomobillerin rolünün tanımlanmasına yardımcı olacak. Daha verimli arazi kullanımının önünü açarak, altyapı yatırımlarını azaltmaya katkıda bulunabilir. Bu tip araçlar ayrıca emisyonu azaltarak hava kalitesini ve trafik güvenliğini artırmak gibi farklı şekilde de şehir yaşamını zenginleştirebilirler.

Göteborg’u bu eşsiz kamu deneyinin arenası yapmak; şehrin verimli, temiz ve güvenli toplu ulaşım sistemlerinin gelişimine öncülük etme hedefinin güçlü bir göstergesi.

Bireysel faydalar
Otonom sürüş beraberinde tüketici için de önemli faydalar getirecek. Otomobil kullanmaya olan bakış açımızı temelden değiştirecek. Gelecekte bir sürücü olarak, günlük yolculuğunuzu daha verimli kılan otonom ve aktif sürüş ile sürüşünüzü planlayabileceksiniz.
Otonom sürüş, direksiyonun ardında daha etkili bir zaman yönetiminin önünü açacak. Güvenli bir şekilde telefon veya tablet üzerinden iletişim kurabilecek ya da dilediğinizde dinleneceksiniz.
Håkan Samuelsson, “Deneyde kullanılan teknoloji, koşullar uygun olduğunda sürüş işini araca devretmenizi sağlıyor” diyor.

Otonom sürüş için hazırlandı
Pilot projedeki araçlar, Almanya’daki Federal Otoyol Araştırma Enstitüsü (BASt) tarafından resmi olarak ‘Yüksek Otonom Sürüş Otomobilleri’ (Highly Autonomous Cars) olarak tanımlanıyor. Pratikte bu, sorumluluğun, tüm sürüş fonksiyonlarını sürücünün gözetiminde idare edebilen araca teslim edildiği anlamına geliyor. Sürücüden ara sıra gidişatı kontrol etmeye uygun olması bekleniyor ama yeteri kadar rahat bir geçiş süresiyle.
Sürücüler tarafından kullanılan 100 Volvo otomobil, şirketin gelecek Ölçeklenebilir Ürün Mimarisi (SPA) üzerine geliştirilen yeni modeller olacak. Mimari, yüksek seviyede otonom sürüşü mümkün kılan teknolojilere kadar yeni destek ve güvenlik sistemlerinin aralıksız sunumu için hazırlandı. İlk SPA modeli 2014 yılında lanse edilecek yeni Volvo XC90 olacak.

Otonom park dahil
Proje ayrıca otomobilde sürücü olmaksızın tam otomatik park etmeyi kapsıyor. Bu sayede sürücü park girişinde otomobilden yürüyerek uzaklaşırken, araç uygun bir nokta bulup kendi kendine park ediyor.
Erik Coelingh, “Bizim yaklaşımımız, otonom çalışan otomobillerin, otonom olmayan araçların ve korunmasız yol kullanıcılarının bulunduğu ortamlarda güvenle hareket edebilmesi prensibine dayanıyor” diyor.

Volvo kamyonlar güvenlikte çağ atlıyor!

Volvo Kamyon, yeni kombine fren sistemi ile sürücülerin zorlu mücadele verdiği kaygan yollarda sürüş güvenliğini en üst seviyeye çıkartıyor. Treylerin fren sistemiyle entegre çalışan kombine fren sistemi, araçların denge kaybı yaşamasını ve treylerin savrulma tehlikesini ortadan kaldırıyor.

Zorlu hava şartlarına tanık olduğumuz bu kış günlerinde, özellikle yokuş aşağı sürüşlerde kamyonun aniden şeritten çıkmasının, sürücü aracın kontrolünü yeniden kazanmayı başarsa bile, hem karşı şeritten gelen araçlar hem de kamyon sürücüsü için son derece tehlikeli bir durum yarattığı bir gerçek. Bu tip durumları en aza indirmek için Volvo Kamyon tarafından geliştirilen kombine fren sistemi, kaygan ve yokuş aşağı yollarda treyleri elektronik olarak stabilize ederek aracın dengesinin korunmasını sağlıyor ve kazaların minimize edilmesi hedefliyor. Trafik güvenliği alanında uzmanlaşan Volvo Trucks Kaza Araştırma Ekibi’nin yaptığı araştırmaya göre geçtiğimiz yıl yalnızca İsveç’te yaşanan kamyon kazalarının yaklaşık 60’ının kombine fren sistemiyle önlenebilir olması ise bu hedefi daha anlamlı kılıyor.1

Volvo Trucks Trafik ve Ürün Güvenliği Direktörü Carl Johan Almqvist, “Her ne kadar azalma eğiliminde olsa da kamyon kazaları, Avrupa’da her yıl yaşanan 30 bin ciddi trafik kazasının yaklaşık yüzde 15’ini oluşturmayı sürdürüyor2. Geliştirdiğimiz etkin kombine fren sistemi, stabilite ve çarpışma uyarı sistemleri sayesinde sürücülerin zorlu sürüş koşullarında riskli durumlardan kaçınmalarına yardımcı oluyoruz. Kombine fren de, trafik güvenliğini arttırma ve kamyonların sebep olduğu kazaları azaltma yönündeki uzun vadeli çalışmalarımızın en önemli parçalarından sadece biri. Kombine fren sistemimizi deneyen sürücüler, sistemi etkileyici buldular. Bu frenler çekici ve treyler araçlarda kullanılmaya başlandığında, daha da fazla sürücü zorlu yokuşları güvenli ve basit bir biçimde aşma fırsatı bulacaktır” dedi.

Kombine fren, dünyada yine ilk kez Volvo Kamyon tarafından kamyonlarda kullanılmaya başlanan elektronik stabilite programı (ESP) ile birlikte çalışıyor. ESP sistemi yüksek hızda verim gösterirken, kombine fren sistemi ise 40 km/s’nin altındaki hızlarda dahi aktif kalarak iki sistem bir arada çalıştığında aracın dengesini ve direksiyon hâkimiyetini arttırıyor.

Volvo Kamyon Fren Uzmanı Mats Sabelström, kombine fren sistemini ESP’nin düşük hızlarda çalışan bir versiyonu olarak açıklıyor. Araç, ineceği yokuşun başına yaklaştığında, sürücü sistemi manuel olarak devreye sokuyor. Sürücü ayağını gaz pedalından çektiğinde treylerin frenleri otomatik olarak devreye giriyor ve araç yokuşun sonuna ulaşana dek düzenli aralıklarla fren uyguluyor.
Kombine fren sistemi Volvo FH kamyon römorklarda ilk kez 2012 yılında, Volvo FM modelinde ise 2013 yılında kullanılmaya başladı. Sistem, Volvo FH ve Volvo FM yarı römork çekicilerdeyse 2014 yılında kullanılmaya başlanacak.

Kombine fren hakkında
• Fren, özellikle kaygan yollarda ve virajlarda yokuş aşağı sürüş güvenliğini arttırıyor.
• Treyler frenlerini kısa aralıklarla uyguluyor
• Aracın sürüş doğrultusunu düzelterek direksiyon hakimiyetini arttırıyor ve savrulma riskini azaltıyor.
• Kombine fren, 40 km/s altında devreye giriyor.
• Volvo FH kamyon römorklarda ilk kez 2012 yılında, Volvo FM kamyon römorklarda ise 2013 yılında kullanılmaya başlandı. Yarı römork çekicilerdeyse 2014 yılında kullanılmaya başlanacak.

2014’ün en güvenli aracı hangisi?

Volvo S80, IIHS tarafından 2014 Top Safety Pick+ ile ödüllendirildi

Volvo S80 Sedan, ABD Otoyol Güvenliği Sigorta Enstitüsü (IIHS) tarafından 2014 Top Safety Pick+ ödülünü almaya hak kazandı. Daha önce, IIHS’nin 2012 yılında karşılıklı kısmi çarpışma testiyle genişlettiği ölçümlerde; Volvo S60, XC60 ve XC90 da 2013 Top Safety Pick+ sıralamasında yer almıştı.

Volvo S80’in Top Safety Pick+ sonuçlarının içinde, çok iyi bir performans sergilediği karşılıklı kısmi çarpışma testi de yer alıyor. Bu test, otomobilin ön köşesinden bir başka araca ya da ağaç veya elektrik direği gibi objelere çok şiddetli bir şekilde çarpmasını simule ediyor. Kısmi çarpışma testi, otomobilin sürücü tarafındaki ön köşesinin, 64 km/s hızla 152.4 cm yüksekliğinde sert bir bariyere çarptırılmasıyla gerçekleşiyor.

Patentli güvenlik kafesi
Volvo Car Group Kıdemli Güvenlik Danışmanı Thomas Broberg; “Otomobillerimizde yer alan güvenlik kafesi, farklı çelik niteliklerinin karışımından oluşan, sağlam bir yapıya sahip. Yeni IIHS test programı, bu patentli çözümün çarpmalara karşı olağanüstü dayanıklı olduğunu onaylıyor. Çelik kalitelerinin benzer karışımları mevcut tüm Volvo modellerinde kullanılıyor ve bu teknoloji, Ölçeklenebilir Ürün Mimarisi adını verdiğimiz yeni platformlarımıza sahip gelecek modellerde daha da geliştirilmiş olacak,” diyor ve ekliyor: “IIHS Top Safety Pick+ ödülleri, güvenlik alanındaki liderliğimizin sürdürülebilirliğini vurgulamaktadır. 2020 yılına kadar hiç kimsenin, yeni bir Volvo modelinde yaralanmaması ve ölmemesine dair olan vizyonumuza oldukça yakın ilerliyoruz. Uzun vadeli vizyonumuz ise otomobillerimizin hiçbir şekilde kazaya karışmamasıdır…”

2014 sıralamasına kaza önleme sistemleri de dahil edildi
IIHS, 2014 yılından itibaren önden çarpışma önleme sistemlerinin performans oranlarını da içeren yeni bir test programı tanıtacak. Bu değerlendirme enstitünün 2014 Top Safety Pick+ sıralamasına dahil edilmiş durumda.
Bu da City Safety – Şehirde Güvenlik Sistemi ve Tam Otomatik Frenli Çarpışma ve Yaya Algılama Uyarısı’nın mevcut olduğu Volvo S60, XC60 ve S80 gibi otomobillerin, 2014 Top Safety’nin genişletilmiş kapsamına göre ‘+’ sıralamasına gireceği anlamına geliyor.
Thomas Broberg; “Büyük derecelendirme kurumlarının artık test programları içine çarpışma önleme teknolojilerini entegre etmeye başlamaları konusunda mutluyuz. Bu sonuçlar, kullanıcılara otomatik fren sistemlerinin avantajları hakkında daha iyi bir fikir verecek. Ayrıca, bu teknolojilerin araç filolarına da uygulanmasını sağlayacak,” diyor.

Volvo’dan 2014’ün ilk konsepti: XC Coupe

Eylül ayında tanıtılan ve Tasarım Kıdemli Başkan Yardımcısı Thomas Ingenlath’ın çizgileriyle Volvo Car Group’un (Volvo Cars) yeni tasarım yolculuğunun startını veren Volvo Concept Coupe, eleştirmenlerin takdirini kazanırken pek çok ödül de kazandı. Bu otomobil ayrıca, başarılı oranlarıyla Volvo Cars’ın gelecekteki tüm orta ve üst sınıf otomobillerinde kullanılacak yeni Ölçeklenebilir Platform Mimarisi’nin çok yönlülüğünü de gösterdi.

Concept Coupe, tanıtılması planlanan üç tasarım çalışmasının ilkiydi. Volvo Cars’ın yeni tasarım hikâyesinin bir sonraki bölümünde, şirketin ünlü güvenlik teknolojilerinin yanı sıra modern İskandinav aktif yaşam tarzının, yeni mimariye nasıl entegre edilebileceği sergilenecek. Volvo XC Concept Coupe’’nin dünya lansmanı, 13 Ocak’ta Kuzey Amerika Uluslararası Otomobil Fuarı’nda (NAIAS) yapılacak; ancak basın açıklaması, videolar ve görüntüler dahil olmak üzere tüm detayları 8 Ocak tarihinde yayınlanacak.

Concept XC Coupe, Volvo Cars’ın gururlu tarihinin önemli bir parçası olan ve 1997 yılında tanıtılan Cross Country ve XC modellerine de gönderme yapıyor.

Volvo’dan yeni nesil az yakıt tüketen dizel motor

Volvo Car Grubu’nun yeni motor ailesi VEA, (Volvo Engine Architecture – Volvo Motor Mimarisi) yeni nesil dizel motorlarda yakıt tüketimini azaltmaya yardımcı olan dünyanın ilk i-ART teknolojisi ile yılsonunda satışa sunulacak. Okumaya devam et