Motorlu Taşıtlar Vergisi’ni gib.gov.tr’ den Paraf ile 3 veya 6 taksitte ödeyin, Tekzen oto grubu ürünlerinde %20 indirim kazanın! Okumaya devam et

Motorlu Taşıtlar Vergisi’ni gib.gov.tr’ den Paraf ile 3 veya 6 taksitte ödeyin, Tekzen oto grubu ürünlerinde %20 indirim kazanın! Okumaya devam et
İş Bankası Maximum Kart kullanıcıları http://www.isbank.com.tr/ ‘de internet şubesi üzerinden (*) ya da http://www.gib.gov.tr/ ‘den 2 Şubat 2014 tarihine kadar yapacakları Motorlu Taşıtlar Vergisi ödemelerinde 100 TL ve üzeri işlemlerde 3 taksit imkânına sahip oluyor. Okumaya devam et
Dünyanın en büyük lastik üreticilerinden Michelin, 125. yılında da, yıllık 600 milyon Euro’luk Ar-Ge yatırımı ile sektöre liderlik ve öncülük etmeye devam ediyor. Lastik sektöründeki faaliyetlerinde 125. yılını geride bırakan Michelin, 170 ülkede sürdürdüğü operasyonel faaliyetleri ile küresel lastik pazarının yüzde 14.6’sını tek başına elinde tutuyor. 2012’de Fortune Dergisi tarafından “Yılın en beğenilen lastik üreticisi” seçilen Michelin, inovatif çalışmaları ile lastik sektöründeki faaliyetlerine devam ediyor. 2012 Uluslararası Lastik Teknolojileri İnovasyon Ödülleri’nde “Yılın lastik üreticisi” ödülünü de alan Michelin sektördeki liderliğini elde ettiği başarılarla da kanıtlıyor.
Türkiye ofisini 17 yıl önce açan ancak Türk tüketicisiyle birlikteliği çok uzun süre öncesine dayanan Michelin, Türkiye’de de, üstün teknolojili otomobil, kamyonet, ağır vasıta, tarım, iş makinası ve forklift lastikleri ile tüketicilerin tercih ettiği öncelikli lastik markaları arasında yer alıyor. 1996’dan 2009 yılına kadar Ortadoğu ve Afrika bölgesine bağlı olarak yönetilen Michelin Türkiye operasyonu, Türkiye’nin çok hızlı büyüyen bir pazar olması nedeniyle de, 2009 yılında Michelin Grubu’nun Avrupa organizasyonuna dahil edilerek başarısını ispatlamış oldu.
Ar-Ge’ye yılda 600 milyon Euro
170 ülkede, kurulduğu günden bu yana yakıt tüketimini azaltmak, lastik ömrünü uzatmak ve doğaya geri dönüşü en zararsız olan ham maddeyi kullanmak hedefi ile hareket eden Michelin, 18 ülkede kurulu 69 fabrikası ile lastik sektöründe küresel oyunculardan biri olarak faaliyet gösteriyor.
Araştırma ve geliştirme çalışmalarına büyük önem veren ve lastik üreticileri arasında en yüksek Ar&Ge harcamasına sahip olan Michelin, bu doğrultuda 350 farklı meslekten, konusunda uzman 6 bini aşkın Ar-Ge çalışanı ile yıl boyunca çalışmalarını sürdürüyor. 18 ülkede 69 fabrikasında yılda 166 milyon lastik adet üretimi ile dünya lastik sektörünün öncüleri arasında yerini sağlamlaştıran Michelin, Ar-Ge çalışmaları için yılda 600 milyon Euro’luk bütçe ayırıyor. Michelin Teknoloji Merkezleri, araç ve sürücülerin ihtiyaçları doğrultusunda ürün geliştirme yöntemleri üzerinde çalışırken, yakıt tüketimini azaltmayı ve karbondioksit emisyonunu daha da aşağı düşürmeyi hedefliyor.
Michelin kauçuk ağacı yetiştirilmesine destek veriyor
Michelin biyolojik çeşitliliğin korunması için sorumluluklarını yerine getiriyor. Dünyanın en büyük lastik üreticilerinden olan Michelin lastik üretimi için ham madde olan kauçuk ağacı yetiştiriciliğinin sürdürülmesini temel önceliği haline getiriyor. Michelin her yıl biyoçeşitliliğin korunması için fon ayırarak koruma alanları yaratıyor.
Michelin’in tüketiciye gülen yüzü: Lastik Adam Bibendum
Tüm zamanların en iyi marka ikonları arasında gösterilen Michelin’in Lastik Adamı Bibendum, tüketicilerin de en sevdiği ikonlar arasında yer alıyor. Güler yüzü ve sempatik tavırları ile tüketiciyLe kurulan bağda önemli rol oynayan Bibendum, genç, dinamik, sağlam ve kararlı yapısıyla da Michelin’in dünya çapındaki elçiliğini üstleniyor. 1889 yılında poster sanatçısı O’Galop tarafından tasarlandığından beri Michelin lastiklerinin ikonu olan lastik adam Bibendum, sevimli, hareketli, heyecanlı ve tüketiciye yakın algısı sayesinde Michelin’in tüketiciye gülümseyen yüzü olmayı başarıyor.
Michelin’in devrim yaratan ilkleri
• Radyal Karkas
Michelin’in devrim yaratan ilklerinin en dikkat çekenlerinden birisi ‘Radyal Karkas’ teknolojili lastikleri üretmesi oldu. 1940’ların başında, Marius Mignol’ün aklına, sırt bandının enerji tüketimini ölçmek için, yanakları olmayan ve yol tutma kabiliyeti olmayan lastikler üretmek geldi. Radyalin büyük avantajı, yanak ve sırt bandının (yer ile temas eden kısım), (daha az enerji harcayan ve daha dayanıklı olan) radyal bir yapı ile ayrılmasıdır. Araştırma, savaş esnasında büyük gizlilik içerisinde yürütüldü ve patent 1946’da alındı. Ürün benzersiz yol tutuşu, daha iyi aşınma direnci sayesinde daha uzun kullanım ömrü, yakıt sarfiyatı ve her tür yüzeyde tutunma gibi birçok avantaja sahipti. Radyal lastikler ilk olarak, 1949’da lastik değişim piyasasında satılmaya başlandı.
• ‘Yeşil’ lastikler
Michelin, 1992’de, bir yapıştırıcı ve özel bir “karıştırma” prosesi ile orijinal tip silikayı spesifik bir sentetik elastomer ile birleştirerek, ileriye doğru dev bir adım attı. Bu teknik ile elde edilen bileşikler, özellikle düşük yuvarlanma direncine sahip ve soğuk yüzeylerde iyi tutunan, aynı zamanda karbon karası bileşiklerinin aşınma direncini kaybetmeyen lastikler geliştirilmesine imkan verdi. Bu Michelin icadı, “yuvarlanma direnci düşük” kauçuk bileşikleri elde edilmesini sağladı. Yeşil lastik segmentinde küresel anlamda lider olan Michelin, karbondioksit emisyonunu minimum seviyede tutmaya odaklandı.
• NZG –Uçak Lastiği
Şaşırtıcı gelse de, bir uçağın kalkışı ve inişi esnasında herşey lastiklere bağlıdır. Uçak lastiklerinde hata payı sıfırdır. Bu bağlamda, Michelin tarafından geliştirilen NZG radyal teknolojisi, radyal lastiğin avantajlarının üzerine eklenen bir yeniliktir ve 1981 yılında uçak pazarına sunulmuştur. “Yüksek modüllü” takviye malzemesinin kullanılması, lastik yapısının genleşmesinin daha iyi kontrol edilmesine imkan verir ve bir cisim tarafından zarar görmeye karşı hassasiyetini azaltıyor.
• Konsept Lastikler
Konsept otomobiller gibi, konsept lastik de, yarının ürünleri ile ilgili ipuçları veren, çekicilik ile işlevselliği birleştiren yenilikler sergilemesi olarak tanımlanıyor. Konsept lastiklerin üretilmesi, lastik dünyasında yeni fikirler ve trendlerin teşvik edilmesine, şirketin ürün stratejisinin desteklenmesine ve aynı zamanda üretici müşterilerin inovasyon ve iletişim süreçlerinin desteklenmesine yardımcı oldu.
• Michelin Dayanıklılık Teknolojileri
“Michelin Dayanıklılık Teknolojileri” olarak adlandırılan Michelin buluşları yeni nesil lastiklerin geliştirilmesine imkan veriyor. Bir lastiğin kullanım ömrü, yol tutuşu, ağırlığı ve yük kapasitesi gibi alanlarda geleneksel çözümlere göre sağlanan %50’nin üzerindeki tasarruflar, “Michelin Dayanıklılık Teknolojileri” sunduğu avantajların yalnızca bir kısmı. Michelin şu anda, doğrudan rakiplerinin iki veya üç nesil, yani yirmi yıllık araştırma süresi kadar ilerisinde lastikler sunmaktadır. Yeni ürünlerde bulunan bu teknolojiler, Michelin’in filo müşterilerine daha fazla yakıt verimi, güvenlik veya hizmet gibi ihtiyaçlarına cevap verme kararlılığının bir ispatıdır. Bu bağlamda Michelin, müşterilerine önemli tasarruflar sağlamak, aynı zamanda kullanıcılarına daha fazla güvenlik sunmak gibi görevleri üstlenerek büyük yükümlülük altına giriyor.
• Michelin Energy Saver
Michelin, yakıt tüketimini azaltma, lastik ömrünü belirgin şekilde uzatma ve karbondioksit emisyonlarını ciddi şekilde azaltma bakımından tüketicilere gerçek avantaj sağlayan yeni lastiği Michelin Energy Saver’ı 2008 yılı başında piyasaya sundu. Energy Saver’da kullanılan ve lastik sektöründe bir devrim niteliği taşıyan silika teknolojisi, 100 km’de yaklaşık 0.2 litre yakıt ekonomisi sağlayarak benzin maliyetlerini azaltıyor ve CO2 emisyonlarını km’de 4 g düşürüyor. Ana rakiplerine göre ortalama 10 bin km daha uzun ömürlü olan yeni Michelin Energy Saver ayrıca ıslak zeminde, büyük lastik markalarının ortalamasından daha kısa fren mesafesi sağlayarak kullanıcılara optimum güvenlik sunuyor.
• Dünyanın en büyük lastiğini de Michelin üretti
2001 yılında ürettiği buldozer lastiği ile Guines Rekorlar Kitabı’na da girmeyi başaran Michelin, 2012 yılında ise dünyanın en büyük lastiği üretti. 11 metre çapında, 4 metre uzunluğunda ve 5.5 ton ağırlığındaki XDR2 model lastiğin üretim sürecinde ise Ar-Ge çalışmaları için 1 milyon doların üzerinde yatırım yapılmıştı. Yapısında çeliğin de kullandığı lastiğin en önemli özelliği ise aynı tip araçlar için lastiklere göre 7 bin saat daha fazla uzun ömürlü olması.
MICHELIN GRUBU HAKKINDA
Üretim tesisleri: 18 ülkede 69 fabrika
Çalışan sayısı: Dünya çapında 114 bin
Teknoloji merkezi: Üç kıtada 6000’den fazla araştırmacı: Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya
Yıllık Ar-Ge bütçesi: 600 milyon Euro’ya yakın
Yıllık üretim: Yaklaşık olarak 166 milyon lastik üretilmektedir ve 170’ten fazla ülkede 10 milyondan fazla harita ve rehberi ile 875 milyondan fazla yol rehberi satılmaktadır.
2012 net satışları: 21 milyar 474 milyon Euro net satış, 2.42 milyar Euro operasyonel gelir.
Bütün pazar dilimlerini kapsayan geniş bir marka menkul değerler toplamı: Michelin, BFGoodrich, Kleber, Uniroyal, Riken, Taurus, Kormoran, Warrior, Pneu Laurent, Recamic and Michelin Remix.
MICHELIN KM. TAŞLARI
1889: Michelin ve Cie kuruldu.
1891: Michelin, çıkartılabilir ve tamir edilebilir lastikler için ilk patentlerini almıştır.
1895: Michelin, içi hava dolu lastikle donatılan ilk otomobil olan Éclair’i piyasaya sürmüştür.
1898: “Lastik Adam” imajının doğuşu
1900: İlk Michelin Rehberi yayınlandı.
1905: Lastik yol tutuşu ve dayanıklılığının geliştirilmesi için çivili “Michelin lastik yüzünün” piyasaya sürülmesi
1910: İlk 1/200.000 ölçekli Michelin yol haritası yayınlamıştır.
1913: Michelin çıkartılabilir çelik tekerleği icat etmiştir.
1923: İlk düşük basınçlı otomobil lastiği (2.5 bar).
1926: Michelin turistler için ilk ‘Yeşil Rehber’ oluşturmuştur.
1930: Michelin tümleşik iç lastikli tekerlek için bir paten almıştır.
1938: Michelin çelik muhafazalı ilk kamyon lastiği olan Metalic’i piyasaya sürmüştür.
1946: Michelin radyal lastiği icat etmiştir.
1959: Michelin buldozerler için ilk radyal lastiği piyasaya sürmüştür.
1979: Michelin radyal lastiği Formula 1 şampiyonluğu kazanmıştır.
1981: Michelin X Air ilk radyal uçak lastiğidir.
1989: Michelin, Fransa’nın Minitel Teletext ağı üzerinden ilk çevrim içi seyahat programı hizmetini başlatmıştır.
1992: Yakıt tasarrufu sağlayan Michelin Energy lastiğin piyasaya sürülmesi.
1993: Michelin yeni C3M lastik imalat işlemini icat etmiştir.
1995: Uzay mekiği Michelin lastikleriyle iniş yapmıştır.
1996: Michelin dikey olarak bağlanan PAX sistemli lastiği icat etmiştir.
1998: İlk Michelin Challenge Bibendum, dünyanın önde gelen çevreci ve yeşil taşıt yarışması.
1998: Lastik Adam’ın 100’üncü doğum günü.
2000: Lastik Adam, uluslararası bir jüri tarafından tüm zamanların en iyi logosu seçilmiştir.
2001: Michelin, dünyanın en büyük buldozer lastiğini piyasaya sürmüştür.
2003: Michelin markalı otomobil aksesuarlarının piyasaya sürülmesi.
2004: Yeni şirket imzası tanıtıldı: “Michelin, a better way forward” (Michelin ilerlemenin en iyi yolu)
2004: Sabit ve düşük bir basınçla çalışan ilk tarım lastiği olan Michelin XeoBib’in piyasaya sürülmesi.
2005: Michelin yeni Airbus A-380 uçak için lastik tedarik etmiştir. Yol kullanımı için onaylanan ilk çift bileşenli yarış lastiği olan Michelin Power Race’in piyasaya sürülmesi.
2006: Michelin Uzun Ömür Teknolojileri ile kamyon lastiklerinde köklü değişiklikler yapılmıştır.
2007: 100 kilometrede yaklaşık olarak 0.2 litre yakıt tasarrufu sağlayan ve böylece de CO2 salınımını kilometre başına 4 gram azaltan yeni Michelin Energy Saver lastiklerin piyasaya sürülmesi.
2008: Michelin X Energy SaverGreen kamyon lastiğinin piyasaya sürülmesi.
2009: Michelin Fransa Rehberi’nin 100’üncü baskısı
2010: Michelin Pilot Sport 3 ve Michelin Alpin A4 yedek lastik pazarında piyasaya sürüldü.
2010: 10’uncu Michelin Challenge Bibendum, Brezilya’da Rio de Janeiro’da geçekleştirildi.
2011: Michelin Primacy 3 piyasaya sürüldü.
2012: Yeni yüksek performanslı kış lastikleri MICHELIN Pilot Alpin ve MICHELIN Latitude
Alpin Avrupa’da satışa sunuldu.
2012: Michelin Energy Saver+, Michelin Agilis+’ı piyasaya sundu.
2012: Michelin X Line Energy ağır vasıta lastiğinin piyasaya sürülmesi.
Türkiye’de Tofaş çatısı altında temsil edilen ve ilgi odağı olmayı başaran pazarlama iletişimi aksiyonları ile dikkat çeken Fiat fark yaratmaya devam ediyor. Her yıl olduğu gibi kullanıcılara interaktif bir takvim sunan Fiat, bu çalışma kapsamında ilk kez ünlü bir isimle çalıştı ve Fiat’ın 2014 takvimi için, ünlü manken Didem Soydan’la işbirliği yaptı.
Sosyal medyada en çok dikkat çeken otomotiv markalarından biri olan Fiat, bu yıl da dijital takvimiyle şaşırtıcı sürprizler sunuyor. Ünlü manken Didem Soydan’ın spor, gece, iş ve parti konseptlerindeki farklı tarzıyla, istedikleri Fiat modelini birleştiren kullanıcılar, kendilerine özel bir takvim yaratma şansını yakalıyor. Yeni yıla girerken kendilerine Fiat 2014 takvimi yaratmak isteyen kullanıcılardan; www.2014fiattakvimi.com adresli web sitesini ziyaret ederek kişisel takvimini hazırlayan ilk 2014 kişiye, tasarımları basılı olarak gönderiliyor. Siteye kayıt yaptıran ve takvim oluşturan ilk 5.000 kişi ise basılı Fiat takviminin sahibi oluyor.
Dijital iletişim ajansı Pure tarafından hayata geçirilen ve son yıllarda yurt içi ve yurt dışında başta Altın Örümcek ve Communicator Awards olmak üzere birçok ödüle layık görülen Fiat Takvimi projesi, her yıl olduğu gibi bu yıl da kullanıcılara yepyeni deneyimler yaşatacağının güçlü sinyallerini veriyor.
Geçtiğimiz günlerde yeni versiyonuna kavuşan Mini Cooper artık daha geniş bir aileye sahip. 5 kapılı Mini’ye binmek isteyenler için tek alternatif artık Countryman değil. Taşıma sırasında fotoğraflanan prototipten anlaşıldığı üzere Mini Cooper ailesi çok yakında 5 kapılı bir seçeneğe kavuşacak. F55 kasa kodlu model yeni Cooper ile aynı motor seçeneklerine sahip olacak. Modelin satışına 2015 yılında başlanması bekleniyor.
Volvo Car Group’a göre otonom sürüşün tüketiciler ve toplum için avantajları
Trafik güvenliğindeki büyük gelişmelere rağmen, hâlâ her yıl 1.2 milyon kişi trafik kazalarında hayatını kaybediyor. Bu durum, 2007’de, Volvo Cars’ta 2020 yılına kadar yeni bir Volvo otomobilde hiç kimsenin ölmemesi ya da ağır yaralanmaması gerektiğini belirten bir güvenlik vizyonunu başlattı ve Volvo Cars’ı dünyadaki tek otomotiv üreticisi olmaya teşvik etti. Şirketin vizyonu, otomobillerin çarpışmaması gerektiği üzerine kurulu.
Volvo Car Group Başkanı ve CEO’su Håkan Samuelsson, “Sürücü destek sistemlerinin yaygın kullanımını içeren teknolojilere öncülük etmek sadece güvenlik vizyonumuzu gerçekleştirmemize yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda topluma ve tüketiciye önemli faydalar sağlayacak” diyor.
Modern toplum, güvenliği artırmak, hava kirliliği ve küresel CO2 emisyonlarını azaltma konularında zorluklarla karşı karşıya. Otonom sürüş belli durumlarda yakıt tüketimini yüzde 50’ye kadar azaltabiliyor. Zayıflayan akış ve tıkanıklık da zorluklar listesine eklenebilir.
Håkan Samuelsson, “Volvo Cars’ın uzun soluklu insan-merkezli yaklaşımı ve güvenlik taahhüdü, otonom sürüş alanında bize diğer otomobil üreticilerinkinden farklı bir başlangıç noktası sağlıyor” diyor.
Otomobilin otomatik olarak hareket etmesine imkan vermek, geleceğin otomobillerinin hiç kaza yapmayacağına yönelik bir vizyona doğru ilerlerken çok önemli. Otomatik frenleme, şerit koruma ve uyarlanabilir seyir kontrolü için geliştirilen mevcut sistemler, otonom sürüş yolunda atılan ilk adımlara örnek oluşturuyor. Volvo Cars şimdi ise, normal trafik koşullarında daha yüksek bir otonom sürüş seviyesine sahip teknolojilere doğru ilerliyor.
Trafik kuyruğunda otonom sürüş
İlk otonom özellikler yeni Volvo XC90’da sunulacak: Direksiyon desteği (Steer assist) özellikli Mesafe Kontrollü Adaptif Hız Sabitleme Sistemi (ACC) trafikte öndeki aracı otomatik olarak takip ediyor. Diğer özellikler arasında otomobilin yoldan çıkıp çıkmadığını tespit edip, aracı tekrar şeridine sokmak için otonom olarak direksiyon torku uygulayan direksiyon desteği özellikli yol kenarı, kaldırım ve bariyer tespiti yer alıyor.
Yüksek derecede otonom otomobillere zemin hazırlamak: Sürüşte yeni bir boyut
Bir sonraki adım, öndeki otomobili yüksek hızlarda takip ederek, sürücünün halen dikkatini korumakla birlikte ellerini direksiyondan çekmesine imkan veren bir teknoloji. Bu da, sorumluluğu sürücü istediğinde tüm sürüş fonksiyonlarını aracın kendisine devreden Yüksek Otonom Sürüş Otomobillerinin (Highly Autonomous Cars) tanıtımının önünü açıyor.
Bu sofistike kendi kendine sürüş teknolojisi, Volvo Car Group’un İsveç’teki doğum yeri olan Göteborg’da gerçekleşecek ‘Drive Me’ projesinde test edilip değerlendirilecek. 2017 yılında, 100 Volvo sürücüsü, şehir içi ve çevresinde belirlenen kamu yollarında kendi kendini idare eden 100 Volvo otomobili kullanarak projeye katılacak.
Dünyada eşi olmayan proje, Volvo Car Group, İsveç Ulaştırma İdaresi, İsveç Ulaştırma Ajansı, Lindholmen Bilim Parkı ve Göteborg Şehri arasında bir ortaklık olarak yürütülüyor. ‘Drive Me’ projesi İsveç Hükümeti tarafından destekleniyor ve 2014 yılında ortak bir değerlendirme ve test araçlarının geliştirilmesiyle başlatılmış olacak.
Tüketiciye yönelik güçlü faydalar
Otonom sürüş beraberinde tüketici için önemli faydalar getirecek, otomobil kullanmaya olan bakış açımızı temelden değiştirecek. Gelecekte bir sürücü olarak, günlük yolculuğunuzu daha verimli kılan otonom ve aktif sürüş ile sürüşünüzü planlayabileceksiniz.
Güvenli bir şekilde telefon veya tablet üzerinden iletişim kurabilecek ya da dilediğinizde dinlenebileceksiniz. Otonom sürüş güvenliği bu nedenle direksiyonun ötesinde daha etkili zaman yönetiminin önünü açıyor.
Otonom sürüş (çok az insan etkileşimi gerektiren bir araç tarafından otomatik olarak kontrol edilen sürüş, hızlanma ve frenleme) modern ulaşım sistemlerinde halihazırda mevcut.
Håkan Samuelsson, “Çok az kişi otomatik pilotta uçan bir uçakta olmayı iki kez düşünür, fakat sürücü kitap okurken kendi kendini süren bir otomobilin içinde olmak pek çok insan için hâlâ oldukça devrimci bir düşünce” diyor.
Volvo Car Group, halka açık yollarda kendi kendine giden otomobillerle, dünya çapında eşsiz olan öncü projesini İsveç’te başlatıyor
Volvo Cars, 100 ‘kendi kendine giden’ Volvo otomobili günlük sürüş koşullarında İsveç’in Göteborg şehri çevresindeki halka açık yollarda kullanarak, dünyanın ilk büyük ölçekli otonom sürüş projesinde öncü rol oynayacak.
Çığır açan ‘Drive Me – Sürdürülebilir mobilite için kendi kendine giden otomobiller’ projesi; Volvo Car Group, İsveç Ulaştırma İdaresi, İsveç Ulaştırma Ajansı, Lindholmen Bilim Parkı ve Göteborg Belediyesi arasında ortak bir çalışma olarak sürdürülüyor ve İsveç Hükümeti tarafından destekleniyor. Amaç, otonom sürüşün toplumsal faydalarını saptamak ve İsveç ile Volvo Cars’ı gelecekteki mobilitenin geliştirilmesinde lider konuma getirmek.
Volvo Car Group Başkanı ve CEO’su Håkan Samuelsson,“Otonom araçlar Volvo Cars’ın olduğu kadar İsveç hükümetinin trafik kazalarında sıfır ölüm hedefleyen vizyonunun da ayrılmaz bir parçası. Bu kamu deneyi, bu hedefe yönelik önemli bir adımı temsil ediyor,” diyor ve ekliyor: “Bu çalışma bize teknolojik zorluklara dair fikir verirken, aynı zamanda kamu yollarında sürüş yapan gerçek müşterilerden değerli geri bildirimler almamızı sağlayacak.”
Deney, Göteborg ve çevresinde seçilen yolların yaklaşık 50 kilometresini kat edecek ‘kendi kendine giden’ otomobilleri içerecek. Tipik banliyö arterleri olan bu yollar, otoyol koşullarına sahip ve sık sık trafik sıkışıklığına maruz kalıyor.
Volvo Car Group Teknik Uzmanı Erik Coelingh, “Amacımız, otomobilin tüm muhtemel trafik senaryolarının altından kendi başına kalkabilmesini sağlamak ki, bunlara sürücü herhangi bir nedenle kontrolü yeniden ele alamadığında otomobilin akan trafikten ayrılıp, güvenli bir ‘liman’ bulması da dahil” açıklamasını yapıyor.
Odak alanları
‘Drive Me’ projesi bir dizi alana odaklanacak, örneğin:
• Otonom araçlar trafik verimliliğini, trafik ortamını ve yol güvenliğini geliştirerek nasıl toplumsal ve ekonomik faydalar sağlayacağı
• Özerk sürüş için altyapı gereksinimleri
• Otonom araçlara uygun tipik trafik durumları
• Sürücülerin otonom araçlara duyduğu güven
• Çevredeki sürücülerin kendi kendine giden bir otomobille nasıl sorunsuz etkileşim kuracağı
Proje, müşteri araştırma ve teknoloji geliştirmenin yanı sıra bir kullanıcı ara yüzünün ve fonksiyonelliğinin geliştirilmesi ile 2014 yılında başlayacak. İlk otomobillerin 2017 yılına kadar Göteborg’da yollara çıkması bekleniyor.
Güçleri birleştirmek
Büyüyen kentleşmenin tüm dünyada kentsel alanlarda ve çevresinde ulaşım sistemleri üzerinde baskı yaratmaya devam ettiğinin bilincinde olarak, ‘Drive Me’ sürdürülebilir bir çevre ve mobilite geliştirme arayışında güç birliğine olan ihtiyaca hitap ediyor.
Erik Coelingh, “Kamu deneyi bize otonom araçları trafik ortamının doğal bir parçası yapmanın sosyal faydalarına dair değerli bir anlayış sağlayacak. Akıllı araçlar çözümün bir parçası fakat geniş bir toplumsal yaklaşım da gelecekte sürdürülebilir kişisel mobilite sunmak için aynı derecede gerekli. Biz bu işlevler-arası işbirliğinin bu gelişimi hızlandırabileceğine inanıyoruz,” diyor.
Benzersiz takım çalışması
“İsveç; resmi makamlar, endüstri ve akademik çevreler arasında eşsiz bir işbirliği geliştirdi. Bu da trafik güvenliği alanında dünya lideri bir konum doğurdu.”
İsveç Altyapı Bakanı Catharina Elmsäter-Svärd, “Otonom araçlar ve daha akıllı bir altyapı, daha da güvenli bir trafik ve iyileştirilmiş bir çevreye bizi bir adım daha yaklaştıracak. Aynı zamanda İsveç’te yeni işler ve yeni fırsatlar yaratmaya katkıda bulunacak,” diyor.
Şehir hayatını zenginleştirmek
‘Drive Me’ projesi, gelecekteki şehir planlamasında ‘self-driving’ otomobillerin rolünün tanımlanmasına yardımcı olacak. Daha verimli arazi kullanımının önünü açarak, altyapı yatırımlarını azaltmaya katkıda bulunabilir. Bu tip araçlar ayrıca emisyonu azaltarak hava kalitesini ve trafik güvenliğini artırmak gibi farklı şekilde de şehir yaşamını zenginleştirebilirler.
Göteborg’u bu eşsiz kamu deneyinin arenası yapmak; şehrin verimli, temiz ve güvenli toplu ulaşım sistemlerinin gelişimine öncülük etme hedefinin güçlü bir göstergesi.
Bireysel faydalar
Otonom sürüş beraberinde tüketici için de önemli faydalar getirecek. Otomobil kullanmaya olan bakış açımızı temelden değiştirecek. Gelecekte bir sürücü olarak, günlük yolculuğunuzu daha verimli kılan otonom ve aktif sürüş ile sürüşünüzü planlayabileceksiniz.
Otonom sürüş, direksiyonun ardında daha etkili bir zaman yönetiminin önünü açacak. Güvenli bir şekilde telefon veya tablet üzerinden iletişim kurabilecek ya da dilediğinizde dinleneceksiniz.
Håkan Samuelsson, “Deneyde kullanılan teknoloji, koşullar uygun olduğunda sürüş işini araca devretmenizi sağlıyor” diyor.
Otonom sürüş için hazırlandı
Pilot projedeki araçlar, Almanya’daki Federal Otoyol Araştırma Enstitüsü (BASt) tarafından resmi olarak ‘Yüksek Otonom Sürüş Otomobilleri’ (Highly Autonomous Cars) olarak tanımlanıyor. Pratikte bu, sorumluluğun, tüm sürüş fonksiyonlarını sürücünün gözetiminde idare edebilen araca teslim edildiği anlamına geliyor. Sürücüden ara sıra gidişatı kontrol etmeye uygun olması bekleniyor ama yeteri kadar rahat bir geçiş süresiyle.
Sürücüler tarafından kullanılan 100 Volvo otomobil, şirketin gelecek Ölçeklenebilir Ürün Mimarisi (SPA) üzerine geliştirilen yeni modeller olacak. Mimari, yüksek seviyede otonom sürüşü mümkün kılan teknolojilere kadar yeni destek ve güvenlik sistemlerinin aralıksız sunumu için hazırlandı. İlk SPA modeli 2014 yılında lanse edilecek yeni Volvo XC90 olacak.
Otonom park dahil
Proje ayrıca otomobilde sürücü olmaksızın tam otomatik park etmeyi kapsıyor. Bu sayede sürücü park girişinde otomobilden yürüyerek uzaklaşırken, araç uygun bir nokta bulup kendi kendine park ediyor.
Erik Coelingh, “Bizim yaklaşımımız, otonom çalışan otomobillerin, otonom olmayan araçların ve korunmasız yol kullanıcılarının bulunduğu ortamlarda güvenle hareket edebilmesi prensibine dayanıyor” diyor.
2012 ve 2013 yıllarında üst üste “Yılın Motoru” seçilen, düşük yakıt tüketimi ve yüksek performansı bir arada sunan 1.0L EcoBoost, şimdi Powershift otomatik şanzıman seçeneğine de sahip. Segmentinin en düşük hacimli otomatik şanzımanlı aracı olan Fiesta Titanium 1.0L EcoBoost PowerShift 2014 model yılı ile birlikte 51.515 TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunuluyor.
2012 ve 2013’de üst üste iki yıl “Yılın Motoru” ödülüne hak kazanarak otoritelerden büyük övgüler toplayan ve satışa sunulduğu ülkelerde müşterilerin beğenisini toplayan Ford’un 1.0L EcoBoost motoru şimdi vites geçişlerini hissettirmeyen ve manuel vitesin performansını sunan çift kavramalı otomatik vites seçeneği ile satışa sunuluyor. Benzinli motorda dizel yakıt ekonomisini sunan 1.0L EcoBoost motor Fiesta’da PowerShift şanzıman ile ortalama sadece 4,9 lt yakıt tüketimine sahip.
Düşük yakıt tüketimi ve yüksek performansı konforla buluşturan PowerShift 6 ileri otomatik şanzıman, bir sonraki vitesi hızlı ve en uygun zamanda seçerek, kullanıcısına mükemmel bir vites geçişi deneyimi yaşatıyor. Günümüzün en ileri teknolojilerini aynı çatı altında bir araya getiren Fiesta, 1.0L EcoBoost motor ve Powershift otomatik şanzıman kombinasyonu ile en düşük hacimli otomatik vitesli araç olarak sınıfında öne çıkıyor.
Fiesta’da sunulan 100PS 1.0 EcoBoost motor ve Powershift otomatik şanzımanlı kombinasyon; 6000 d/d’da 100 PS güç ve 1400 – 4000 d/d aralığında 170 Nm tork sunuyor. Maksimum hızı 180 Km/s olan aracın 0’dan 100 Km/s hıza çıkış süresi ise 10,8 sn. Kilometrede 114 gr CO2 emisyonu üreten araç şehir içi 6,6 lt, şehir dışı 3,9 lt, ortalamada ise 4,9 lt yakıt tüketim değerleri ile aynı zamanda dizel motora iyi bir alternatif konumunda.
Yeni Fiesta yüksek güvenlik teknolojileri ile sunuluyor
Ford’un üst sınıf araçlarda bulunan teknolojik özellikleri daha çok sayıda sürücüye ilk kez sunarak, teknolojiyi demokratikleştirme yaklaşımını sürdüren Fiesta, Aktif Şehiriçi Güvenlik Sistemi, Ford SYNC araç içi iletişim sistemi, Ford Acil Durum Yardımı, MyKey gibi üstün teknolojik özelliklere de sahip.
Türkiye akaryakıt dağıtım ve madeni yağ sektörünün lideri Petrol Ofisi`nin, müşteri odaklı hizmet anlayışı ile faaliyetlerini sürdüren maxima Merkezleri’nde “10 Özel Kontrol ve Değişim Hizmeti” sunulmaya başlandı. Petrol Ofisi maxima Merkezleri “10 Özel Hizmet” kapsamında, araçların hayati önem taşıyan aksamları, ücretsiz olarak kontrol ediliyor ve gerekli değişimler yapılarak binek araç sürücüleri yollarına artık daha da güvenle devam ediyor.
Hızlı, ekonomik ve çevreci hizmet prensibiyle oluşturulan maxima Merkezleri’nde sunulan ücretsiz motor yağı ve antifriz kontrol ve değişimlerine sekiz yeni hizmeti daha eklendi. Bu kapsamda aracın motor yağı, filtre, antifriz, cam suyu, radyatör suyu, silecek lastiği, lastik ve akü kontrolü yapılırken, gerekli ekleme ve/veya değişim tespit edildiğinde araç sürücüsü uyarılıyor. Sürücünün onayı doğrultusunda gerekli değişimler Petrol Ofisi güvencesiyle maxima Merkezi madeni yağ uzmanları tarafından ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. Ayrıca madeni yağ uzmanları, elektrik ve hidrolik sistemlerinin kontrollerini de yine ücretsiz olarak yapıyorlar ve herhangi bir durumda sürücüleri en kısa sürede araçlarını servise götürmeleri için bilgilendiriyorlar. Müşteri memnuniyeti için hizmette sınır tanımayan Petrol Ofisi’nin “10 Özel Hizmeti” Türkiye genelinde 94 Petrol Ofisi istasyonundaki maxima Merkezleri’nde hayata geçmiş bulunuyor ve bu hizmetlerin sunulduğu maxima Merkezi sayısı her geçen gün artıyor.
Yaklaşan soğuk kış günleri öncesinde, araçların temel kontrollerini hiçbir ücret ödemeden yaptırmak isteyen kullanıcıların Petrol Ofisi maxima Merkezleri’ni ziyaret etmesi yeterli oluyor. Böylece akaryakıt almak üzere istasyona gelen araç sahipleri, araçlarının yağ kontrolü veya değişimini temiz ve konforlu bir ortamda en ileri teknolojiyle üretilen Petrol Ofisi Madeni Yağları ile yaptırma fırsatı buluyorlar.
Satışa sunulduğu ilk günden bu yana tüm dikkatleri üzerine çekerek satış rekorlarına imza atan Hyundai i10, Grand i10 modeliyle de Hindistan’da Yılın Otomobili (ICOTY) ödülünü kazandı.
Artırılmış kalitesiyle sınıfındaki tüm kriterleri değiştiren Hyundai Grand i10, ferah iç mekanı ve yüksek donanımlarıyla müşterilerine üst düzey bir konfor sunuyor. Hyundai Grand i10, Avrupa’daki kardeşi i10 göre biraz daha geniş ve yüksek. Bu haliyle Hintli müşterilerin beklentilerini fazlasıyla karşılayan Grand i10, hızla büyüyen pazarda kendisine ayrıcalıklı bir yer edinmiş oldu. Hindistan’da yayımlanan TopGear, Auto India, Motoring, Car India, Overdrive, Auto Bild, AutoX, Hindu Business Line ve EVO dergilerinin editörlerinin bir araya gelerek oluşturduğu Indian COTY jüri üyelerinin oylarıyla birinci seçilen Grand i10, satışa sunulduğu Eylül 2013’den bu yana, yani sadece 90 günde 35 bin adet satılarak önemli bir başarı göstermiş oldu. Hyundai’nin Hindistan’daki fabrikasında üretilen Grand i10 için 160 milyon Dolar’lık yatırım yapılırken yıllık olarak da 600 bin adet üretim gerçekleştiriliyor. Bu önemli üretim adetleriyle birlikte Hindistan’da en çok satılan 5 modelden birisi haline gelen Grand i10, modern ve sportif tasarımı, pratik kullanım özellikleri ve ekonomik motorları sayesinde yoğun ilgi görüyor.
Hyundai Motor Hindistan Genel Müdür ve CEO’su B.S Seo, yaptığı açıklamalarda, “Yeni modelimiz Hyundai Grand i10’in en prestijli ödüllerden birisi olan ICOTY 2014’ü kazanması bizim için son derece önemli bir gurur kaynağı. Grand i10, Hindistan otomobil pazarında kısa sürede önemli satış adetlerine ulaşarak, kalitesini, konforunu ve teknolojik özelliklerini kanıtlamış oldu. Hyundai Grand i10’u tercih eden jüri üyeleriyle birlikte müşterilerimize de teşekkürlerimizi borç biliyoruz” dedi.
Ülkemizde üretilen Hyundai i10 da kalite, donanım ve fiyat açısından İngiltere’den bir ödül daha alarak başarısını perçinlemiş oldu. İngiltere başta olmak üzere Avrupa’nın en saygın otomobil internet sitesi Car Buyer, Yeni i10’u Yılın En İyi Şehir Otomobili olarak taçlandırdı. Santa Fe de aynı site tarafından “Yılın En İyi Büyük SUV”u olarak seçti.
Brisa, uzun yol sürücülerini daha sağlıklı bir yaşama teşvik etmek üzere
Lassa markasıyla hayata geçirdiği ‘Yola Sağlam Çık’ projesiyle
Türkiye Halk Sağlığı Derneği tarafından
Gıda ve Beslenme Kategorisi’nde ödüle layık görüldü.
Türkiye lastik sektörünün lideri Brisa, uzun yol sürücülerini daha sağlıklı bir yaşama teşvik etmek amacıyla Lassa markasıyla hayata geçirdiği ‘Yola Sağlam Çık’ adlı sosyal sorumluluk projesiyle Türkiye’de halk sağlığı konusunda çalışmalar yapan Türkiye Halk Sağlığı Derneği tarafından Gıda ve Beslenme Kategorisi’nde ödüle değer bulundu.
Brisa adına ödülü alan Brisa Ticari Ürünler Müdürü Gürsu Başaran “Lassa markamızla 2011 yılında hayata geçirdiğimiz ‘Yola Sağlam Çık’ projesiyle ağır çalışma koşulları altında ülkemize hizmet eden uzun yol şoförlerine, sağlıklı yaşam ve trafik güvenliği konularında danışmanlık sağlamaktan gurur duyuyoruz. Projemizle üç yıl içinde toplam 9.500 kişiye ulaştık. Önümüzdeki yıllarda bu sayıyı daha da artırmayı; uzun yol sürücülerinin yolda sağlık ve emniyetle ilerlemeleri için kendilerine bilgi sağlamayı hedefliyoruz. Türkiye Halk Sağlığı Derneği tarafından böylesine önemli bir ödüle layık görüldüğümüz için tüm Brisa ailesi adına gurur ve mutluluk duyuyorum” şeklinde konuştu.
Hareketsizlik ve dengesiz beslenme sürüş emniyetini tehlikeye atıyor
Lassa “Yola Sağlam Çık” projesi için yapılan araştırmalar; görüşülen sürücülerin %70-75’inin fazla kilolu olduğunu; öte yandan öğün atlayan, aşırı şeker ve yağ tüketen, uzun saatler çalıştıkları için spor yapmaya fırsat bulamayan sürücülerin tansiyon, şeker ve kan yağı değerlerinin yükseldiğini ortaya koyuyor. Yanlış beslenme alışkanlıkları hareketsizlikle birleştiğinde birçok hastalığa davetiye çıkardığı gibi, trafik güvenliğini de tehlikeye atıyor. Hareketsizlik nedeniyle sık sık kramp ve boyun-bel tutulması gibi sorunlar yaşayan uzun yol şoförleri, vücutlarına hâkim olmakta güçlük çektikleri için kaza riski yükseliyor. Öte yandan yanlış beslenme neticesinde kan şekeri düşüklüğünün yarattığı uyku hali ve ağır yiyecekler tüketilmesinden kaynaklanan hazımsızlık gibi sorunlar da trafikte dikkat dağınıklığına yol açarak kaza olasılığını artırıyor.
Lassa, uzun yol şoförlerinin yanında…
Lassa markasıyla 2011 yılında hayata geçirilen “Yola Sağlam Çık” projesi kapsamında, önceki dönemlerde göz sağlığına dikkat çeken çalışmalar yapıldı. Projenin bu yılki temel konusu ise sağlıklı beslenme ve egzersiz yapmanın emniyetli sürüşteki önemi oldu. Proje kapsamında görevli beslenme uzmanı ve spor eğitmenleri, mayıs ve haziran aylarında 45 farklı nokta arasında 7.616 km yol yaparak yaklaşık 3.500 uzun yol şoförüne ulaştı ve beslenme ve sporun emniyetli sürüşe etkileri konusunda bilgi verip önerilerde bulundu.
Brisa hakkında
Dünyanın en büyük lastik üreticisi Bridgestone ile Sabancı Holding’in ortak kuruluşu olan Brisa, Türkiye lastik endüstrisinin lideridir. Brisa’nın kökleri, Sabancı Holding ve ortaklarının girişimiyle 1974 yılında kurulan Lassa ile atılmıştır. Lastik sektöründe dünyada yaşanan gelişmelere paralel olarak; 1988 yılında Sabancı Topluluğu ile Bridgestone Corporation arasında gerçekleşen ortaklık sonucunda Brisa, bugünkü adını almıştır.
1993 yılında ilk Ulusal Kalite Ödülü’nü kazanan Brisa, 1996 yılında da iş mükemmelliği konusunda gösterdiği üstün performans sonucu Avrupa Kalite Büyük Ödülü’nü kazanan ilk Türk şirketi olmuştur. Brisa, bugün Avrupa’nın yedinci büyük lastik üreticisi konumundadır. Brisa Kocaeli Üretim tesisleri, 361.000 m2’ye ulaşan kapalı alanıyla, dünyanın tek çatı altındaki en büyük lastik fabrikalarından biridir. Bu tesis, aynı zamanda, Bridgestone’un dünya üzerindeki en önemli üretim üslerinden biri olma özelliğini de taşımaktadır.
2013 yılında 25. yılına giren Brisa, Bridgestone ve Lassa lastik markaları, Bandag kaplama markası, OtoPratik ve Lastiğim satış noktaları, lastik.com.tr adreste lastik değişimi ve bakımı web sitesi, Mobilfix ticari araç filolarına yerinde bakım sağlayan mobil bakım servisi ve Lastik Oteli lastik saklama hizmetis ile Türkiye’ye değer kazandırma kararlılığındadır.
Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş CEO’su Ali Haydar Bozkurt yeni yıl ile birlikte gelen ÖTV artışını şu şekilde yorumladı:
Otomobillerdeki ÖTV oranlarını 1600 cc ve altında %40’tan %45’e, 1600 cc ve 2000 cc arasındaki otomobillerde %80’den %90’a, 2000 cc ve üzerindeki otomobillerde ise %130’dan %145’e yükselten kararın sektörümüzdeki satış adetlerini gelecek yıl 500-600 binler seviyesine gerileteceğini öngörüyorum. Sektör için kritik sınır olan 700-800 bin altı satışlara ulaşmamız durumunda giderlerin karşılanmasında sıkıntı yaşanabilir. Kendi sektörümüz ve bağlantılı sektörler ile birlikte tüm markaların, satışların gidişatına göre bir dizi önlemler almaları da gündeme gelebilir.
Kurlardaki yükselişin yanında, ÖTV artışı ve BDDK’nın otomobil kredilerine getirdiği düzenlemeyi cari açığın azaltılmasına ve tasarrufa yönelmesine yönelik bir uygulama olarak görüyorum. Bugün ülkemizdeki vergilerin yüzde %20’sini otomotiv ve otomotivle bağlantılı sektörler oluşturuyor. Sektörümüz başta olmak üzere ekonomimizdeki yavaşlatma ve soğutma çalışmaları aynı zamanda istihdamı da doğrudan etkileyebilecektir.
Tasarruf ve cari açığın azaltılmasına yönelik bu uygulamaların sonuçlarını birlikte göreceğiz. Toyota ve sektörümüzdeki tüm markalar 2014 yılı için belirledikleri stratejilerini yeniden gözden geçireceklerdir. Dileğim otomotiv sektörü başta olmak üzere tüm sektörlerin, 2014 yılını olumsuz bir durum olmadan geçirmeleridir.
01 – 31 Ocak 2014 tarihleri arasında Motorlu Taşıtlar Vergisi’ni Garanti’den yapanlar Pirelli’den yaz-kış otomobil, SUV (4×4) ve hafif ticari araç lastik alışverişlerinde %20 indirim ve 3 taksit imkanı kazanıyor. Ayrıca kampanya kapsamında dört adet 15 jant ve üstü lastik alanlara ise Pirelli’den sırt çantası hediye.
1 – 31 Ocak 2014 tarihleri arasında Motorlu Taşıtlar Vergisi ödemelerini Garanti Bankası İnternet Şubesi, Cep Şubesi, Paramatikler ve Çağrı Merkezi’den, yapanlar, 3’e varan taksit imkanı ve Pirelli Yetkili Satıcılarında geçerli yaz-kış otomobil, SUV (4X4) ve hafif ticari araç lastik alımlarında %20 indirim kazanıyor. Müşterilerin indirimden faydalanabilmesi için kısa mesaj ile gelen kampanya kodunu Pirelli Yetkili Satıcılarında ibraz etmeleri yeterli oluyor.
Garanti Bankası İnternet Şubesi, Cep Şubesi ve Çağrı Merkezi’nden kredi kartı ile yapılan tüm MTV ödemelerinde 3 taksit imkanı sunuluyor. Ayrıca kampanya kapsamında 4 adet 15” jant ve üstü lastik alanlara sırt çantası hediye ediliyor. Sırt çantasına sahip olmak için ise 07 Mart 2014 tarihine kadar pirelli.com.tr sitesinde yer alan formun eksiksiz olarak doldurulması gerekiyor.
Makyajlı Renault Megane Hatchback’in dış tasarımı mercek altına alınıyor.
Makyajlanarak yeni yüzüne kavuşan Renault Megane ailesi tüm üyeleriyle karşımızda