Yalın tasarım ve yenilikçi kokpiti ile ön plana çıkan yeni Peugeot 308, bugünkü test konuğumuz. Otomobil, markanın yeni EMP2 platformu üzerinde yükseliyor. Okumaya devam et
Bugünkü konuğumuz Kocaeli’de üretilip tüm Avrupa’ya satılan Hyundai i10.
“Style” ve “Elite” olmak üzere 2 farklı donanımla satılan i10, otomatik şanzıman seçeneği sayesinde, özellikle kadın kullanıcıların ilgisini çekiyor.
Yenilenen i10, selefinden çok daha büyük görünüyor. Büyüyen araç, dinamik tasarımıyla A segmentinin sıkıcılığından sıyrılmış.
İ10 hem önden hem de arkadan oldukça çekici. Yüksüz ağırlığı 1008 Kg olan i10, 252 litrelik bagaj alanına sahip. Bu hacim A segmenti için normal karşılanabilir.
Modelin iç mekânı artan boyutlarıyla doğru orantılı olarak genişlemiş. Malzeme kalitesi ve işçiliğin, sınıf ortalamalarında olduğu iç mekanda, sert plastik kullanımı yoğun.
Siyah ve bej renk kombinasyonuna sahip ön konsolu, isterseniz siyah-tarçın veya siyah-mavi kombinasyonlarıyla da satın alabiliyorsunuz.
Otomobilin tüm fonksiyonel kumanda ve düğmeleri orta konsola toplanmış. Müzik sistemi ve klima kumandalarının erişimi ve kullanımı kolay.
Müzik sistemine, direksiyon üzerindeki kumandalar ile de müdahale edilebiliyor. Sistem USB, AUX ve Bluetooth üzerinden müzik çalabiliyor.
Test aracımız 1.0 litre benzinli motora sahipti. 5 ileri manuel şanzıman ile kombine edilen unite, 5500 devirde 66 beygir güç ve 3500 devirde 95 Nm tork değeri sağlıyor.
1008 Kg ağırlığındaki Hyundai i10, 0’dan saatte 100 km hıza, 14.9 saniyede erişiyor. Son hızı ise saatte 155 km.
Tüketim anlamında başarılı olan motor ile şehir dışında 5, şehir içinde ise 6.5 litre ortalama değerlerini tutturmayı başardık.
Orta sertlikte süspansiyonlara sahip i10, yeterli konfor ve yol tutuş özelliklerini sunuyor. Limitlerini sürücüsüne hemen belli eden araç, işler kontrolünüzden çıkmaya başladığı anda ESP sistemini devreye sokarak sizi tekrar güvenli bir sürüşe döndürüyor.
Eski i10’a göre çok daha iyi yalıtım özelliklerine sahip olan araç, segmentindeki rakiplerine göre çok sessiz.
Hyundai i10; muhteşem kıvraklığı, ekonomik motoru ve yeterli sürüş özellikleri ile aracını şehir içi ağırlıklı kullanacaklar için biçilmiş kaftan. Keyifli sürüşler.
Bugünkü konuğumuz, ikinci nesli ile yollarda olan Nissan Note. İlk neslinde çok sevilen araç yeni jenerasyonunda kompakt hatchbacklere benzer bir tasarıma kavuştu; ancak pratik özelliklerinden hiç bir şey kaybetmedi.
Uygun fiyat etiketli, 1.2 litrelik benzinli ve ekonomik 1.5 dCi dizel motor seçenekleri ile satışta olan araca, önümüzdeki günlerde 1.2 litre aşırı beslemeli benzinli motor eşlik etmeye başlayacak.
Nissan Note boyutları itibarıyla Opel Corsa, Peugeot 208, VW Polo ve Ford Fiesta gibi B segmenti araçlardan daha büyük.
Büyük boyutlar, aracın iç mekân genişliği konusunda rakiplerinin önünde yer almasını sağlıyor. Üstelik bu ferahlık hissi sadece ön koltuklarda değil arka koltuklarda da hissediliyor.
İleri geri kaydırılabilen arka koltuk sistemi sayesinde, bagaj ihtiyacınız olmadığı zamanlarda, arka koltukta yolculuk edenlere çok geniş bir diz mesafesi sunabiliyorsunuz. 85 derece açılabilen arka kapılar sayesinde Note’un arka koltuklarına biniş de çok kolay.
305 litrelik bagaj hacmi fonksiyonel koltuk yapısı sayesinde 1.982 litreye kadar çıkarılabiliyor. Bu hacim de az önce saydığımız rakiplerinin sunduğu bagaj hacminden daha fazla.
Sert plastik malzemelerle şekillendirilmiş iç mekânda bol sayıda eşya gözü var. Büyük camlar sayesinde görüş açıları sorunsuz.
ECO modu olan gösterge paneli rahat okunuyor. Orta konsoldaki çözünürlüğü pek de iyi olmayan 5.8 inçlik Nissan Connect multimedia sistemi ; navigasyon, bluetooth ve ses sisteminin ara yüzünü oluşturuyor. Ayrıca bu sistem üzerinden Note’un etrafını çevrelemiş 4 kameradan görüntü alabiliyorsunuz.
Yeni Note, kör nokta uyarı sistemi, şeritten ayrılma uyarısı ve hareketli nesne algılama sistemi gibi güvenlik donanımlarına kavuştu; ancak aracın EuroNcap çarpışma testinden aldığı puan 4 yıldızda kaldı.
Test aracımız, Renault Nissan ortaklığı ile beraber Nissan modellerinde görev yapmaya başlayan 1.5 dci motora sahipti. Daha önce kullandığımız tüm araçlarda ekonomisi ile bizi kendisine hayran bırakan bu ünite; Note’da da bizi şaşırtmadı ve şehir dışında 4 litre, şehir içinde ise 5 litre ortalama tüketime imza attı. Okumaya devam et
Bugünkü konuğumuz, Skoda’yı C segmentinde temsil eden Octavia.
Volkswagen grubunun MQB platformu üzerinde yükselen Octavia, geçmiş tüm nesillerinde geniş bir iç hacim, uygun fiyat ve pratik özellikler sunuyorken yeni jenerasyonda çekici bir tasarımı da beraberinde getirdi.
Eski VW tasarım şefini transfer eden Skoda, bu hamlesinin meyvelerini toplamaya başladı. Önden oldukça şık görünen otomobil, üst donanım paketi ile beraber LED gündüz farlarına da sahip oluyor.
Profil görünümünde, alıştığımız Octavia çizgisinin korunmuş olması bizi sevindirdi, çünkü bu tasarım işlevselliğin anahtarıydı.
Sade fakat elit görünen arka kısımdaki silecek, Octavia’nın sedan değil bir liftback olduğunu ele veriyor. Liftback olarak adlandırılan bu gövde yapısında, bagaj kapağı arka camla beraber kalkarak devasa bir yükleme ağzı sunuyor.
Devasa olan sadece yükleme ağzı değil. Aynı zamanda Octavia’nın bagajı da son derece geniş. 590 litrelik bagaj hacminin VW Passat’tan bile daha geniş olduğunu belirtmeliyiz.
Bir önceki nesle göre 9 cm uzayan Octavia, artık daha geniş bir iç mekân sunuyor. Açık renk döşemelerle ferahlayan iç mekânda ne önde ne de arkada oturanlar sıkışmıyorlar.
Aracın iç mekân kalitesi de rakipleriyle karşılaştırıldığında iyi. Skoda Octavia bu neslinde oldukça zengin bir donanım listesine sahip.
Skoda Octavia için konforlu bir otomobil diyebiliriz. Süspansiyon sistemi darbeleri yeterince iyi şekilde emiyor. Ergonomik koltuklar ve yeterli yalıtım sayesinde Octavia pek çok rakibinden daha rahat yolculuklar vadediyor. Modelin sürüş dinamikleri de iyi ve ESP sistemi standart olarak sunuluyor.
Test aracımızdaki 1.6 litrelik TDI motor, 105 beygir güç ve 250 Nm tork değerine sahip. Bu motor; bir aile aracı için yeterli performansı sunuyor ve şehir dışında 4, şehir içinde ise 5.5 lt/100 km civarındaki tüketimi ile ekonomik olmayı başarıyor.
Özetle; geniş iç hacmi, ekonomik dizel motoru ve şık dizaynıyla Octavia, kendisini satın alacakların yüzünü güldürecek bir otomobil.
Keyifli sürüşler…
Premium kompakt sınıfta hatchback bir otomobil arıyorsanız ve önceliğiniz güvenlik ise, doğru videoyu izliyorsunuz.
Güvenlik denildiğinde akla ilk gelen marka olan Volvo’nun, 2012 yılında tanıttığı V40, Mercedes Benz A serisi, Audi A3 ve BMW 1 serisi gibi araçlarla rekabet etmesi için geliştirildi.
Tasarım anlamında rakipleriyle rahatlıkla boy ölçüşebilecek olan araç, Volvo’nun S60 ile başlattığı dinamik çizgileri devam ettiriyor.
V40, her açıdan iyi görünen bir otomobil ve ilgi çekmeyi iyi biliyor. Rakibi Mercedes-Benz A serisinden 77mm daha uzun, 22 mm daha geniş, 12 mm daha yüksek olan V40’ın aks mesafesi 52 mm daha kısa.
Tasarım sebebiyle arka çapraz görüş bir miktar kısıtlı ve geri manevralarda sıkıntı yaratabiliyor. Ancak bu sorun geri görüş kamerasıyla çözülmüş.
Otomobilin iç mekânında diğer Volvo modellerine benzer tasarım çizgileri görüyoruz ve kalite tatminkâr. Kullanılan malzemelerin kalitesi daha üst sınıf Volvo modellerinden düşük olsa da bu segmentteki rakipleriyle benzer.
Orta konsoldaki geniş bilgi ekranı, araçla ilgili detaylı ayarları yapabilmenize imkân tanıyor. Araçta kullanılan ve her kaynaktan müzik çalabilen ses sistemi tatmin edici. İnternet bağlantısı olanağı sunan ekranın, Navigasyon özelliğinin bulunmuyor olması ise hayal kırıklığı.
Küçük eşya gözü konusunda model, size kapı kenarlarında ve orta konsolda birçok yer sunuyor. Buna ek olarak V40’ta, vitesin önünde bulunan müzik sisteminin arkasında bir boş alan yer alıyor.
Sürüş pozisyonu kolaylıkla bulunan aracın arka koltuklarında yolculuk eden uzun boylular sıkıntı yaşayabiliyor. Cam tavan nedeniyle alçalan baş mesafesi sıkıntısı yaratırken, 1.85 boyunda bir sürücünün arkasına yine 1.85 boyunda birisi geçtiğinde sorun daha da büyüyor.
İç mekân boyut olarak çok geniş olmasa da cam tavan ve açık döşemeler sayesinde oldukça ferah görünüyor. Volvo V40, 335 litrelik sınıf ortalamalarında bir bagaj hacmine sahip.
Test aracımızda markanın tüm model gamında sunduğu 1.6 litrelik dizel motor ve Powershift otomatik şanzıman görev yapıyordu. Motor 3.600 devirde 115 beygir güç ve 1.750 ila Okumaya devam et
Bugün, 2002 yılında tanıştığımız Mazda 6, üçüncü nesliyle konuğumuz oluyor.
Ülkemizde uygulanan vergi politikası nedeniyle; gerçek rakipleri Volkswagen Passat, Opel Insignia, Peugeot 508 ve Renault Latitude gibi otomobillerden çok daha pahalı olan Mazda 6, son yapılan ÖTV zammıyla, Mercedes C180 ve BMW 3 serisi gibi, Premium rakiplerinden bile daha pahalı hale geldi. Hal böyle olunca, normalde rakiplerine kök söktürecek kapasitedeki araç, sadece fanatikleri tarafından tercih edilir oldu.
Markanın geçtiğimiz yıllarda açıkladığı KODO felsefesini baz alan araç, kesinlikle sıra dışı görünüyor. Çevredeki insanların meraklı bakışları, Mazda 6 sahiplerini rahatsız edebilir!
Ön bölümde, 2. nesile oranla büyük değişimler göze çarpıyor. Eski modelin yukarıya doğru uzatılmış far grubu, yerini yana doğru uzatılmış farlara bırakmış.
Tüm otomobillerde artık olmazsa olmaz donanımlardan gündüz LED’leri de ön farların üst kısmına konumlandırılmış. Ön ızgara daha da genişletilmiş ve büyük marka logosu ızgaranın ortasına yerleştirilmiş.
19 inçlik jantlar, dar yan camlar ve eğimli tavan yapısı sayesinde, oldukça sportif görünen modelin arka kısmında bu etki devam ettirilmiş.
Mazda 6 en büyük rakibi VW Passat’dan 101 mm daha uzun, 20 mm daha geniş, 20 mm daha alçak ve 120 mm daha uzun dingil mesafesine sahip.
Otomobilin dışı ne kadar gösterişliyse içi de o kadar mütevazı tutulmuş. Açık renk koltuk döşemeleri ile ferahlık katılan iç mekânda, 5 kişi rahat yolculuk edebiliyor. Ayrıca Mazda 6, 489 litrelik hiç de yabana atılamayacak bir bagaj hacmine sahip.
Aracın ön konsoluna yerleştirilen 5,8 inçlik renkli bilgi ekranı, orta konsoldan kontrol edilebildiği gibi dokunmatik desteğine de sahip. BOSE marka ses sistemine ve geri görüş kamerasına ev sahipliği yapan bu ünitenin, çözünürlüğü çok iyi değil.
Bu arada BOSE ses sistemi USB, AUX ve Bluetooth üzerinden müzik çalabiliyor ve kalitesi son derece tatminkâr.
Mazda 6 ülkemizde 2.0 litrelik SKYACTIVE motoru ile satılıyor. Bu motor Mazda6’ya ortalama bir Okumaya devam et
Efsanelere inanır mısınız? Otomotiv endüstrisini yakından takip ediyorsanız, bu soruya cevabınız ‘Evet’ olacaktır.
Bugün; geçmişte MR2 ve Supra gibi ünlü spor modeller üretmiş Toyota’nın GT86 modelini test edeceğiz.
Toyota ve Subaru ortak girişimi olan otomobil, Subaru BRZ ile tıpatıp aynı. Toyota GT 86 tasarım anlamında da spor otomobil olduğunu gösteriyor. Uzun motor kaputu ve kısa kuyruk bu hissi yaratan unsurlar.
Şişkin çamurluklar ve kabarık görünen tamponlar, aracın ön bölümünün güçlü ve kendinden emin görünmesini sağlamış.
Aracın iç mekânı dışı kadar etkileyici değil. Ancak dik inen direksiyon ve spor koltuklarla kendinizi bir yarışçı gibi hissetmeniz sağlanmış. Bu arada küçük vites kolunun da görünümü aracı bir an manuel vitesli hissetmenize sebep olabilir.
İç mekânın sportif olması kullanışlılığı olumsuz etkilememiş. Hala büyük bir torpido gözü ve orta konsolda içecek koyma alanları bulunuyor. Arka koltuklarda sunulan diz mesafesi yok denecek kadar az. Bu bölüm ancak küçük çocuklara yetecektir.
Toyota GT 86’da 2 litre hacminde atmosferik boxer bir motor görev yapıyor. Bu motor 7000 devirde 200 beygir güç, 6.000 devirde ise 205 Nm tork üretiyor. Otomobilde 6 kademeli manuel veya otomatik şanzıman isteğe bağlı tercih edilebiliyor.
Testini gerçekleştirdiğimiz otomatik şanzımanlı GT86 0’dan saatte 100 km hıza 8.2 saniyede ulaşıyor. Motorun gücünün yüksek devirlerde etkin olması, alt devirlerde performansın yetersiz gelmesine sebep olabiliyor. Bu yüzden performans arayanlar aracı sürekli zorlamalılar.
İnceltilen karoser parçaları sayesinde otomobilin ağırlığı 1.300 kg’ın altında tutulmuş. Bu ağırlığın yüzde 53’ü ön, yüzde 47’si ise arka tekerleklere dağıtılmış. Mühendisler bu sayede aracın, en iyi yol tutuş dengesini yakaladığını iddia ediyor.
Aracın ön kısmında MacPherson, arkadaysa çift bağlantılı bir süspansiyon kullanılmış. Araçta bulunan sınırlı kaymalı Torsen tipi diferansiyel, viraj çıkışlarında gaz vermede aracın stabilitesine yardımcı oluyor.
Peki; GT 86 ile eğlenmek mümkün mü? Elbette. Bunun için yapmanız gereken boş bir alan veya pist bulmak ve orta konsoldaki buton ile ESP Okumaya devam et
Fransız üreticilerin tasarımlarıyla en çok beğeni toplayanı Peugeot, yeni crossover modeli olan 2008 ile bugün konuğumuz.
Her geçen gün daha fazla ilgi gören crossoverlar arasına, en son katılan modellerden biri olan Peugeot 2008, markanın PF1 ismini verdiği bir platform üzerine inşa edilmiş. Aslında yeni olmayan bu platform daha önce 207, 208 ve 301 modellerinde de kullanılmıştı.
Geçmişte daha sportif tasarımlar ortaya çıkaran Peugeot, 2008’de şık ve olgun bir görünüme imza atmış. Karoserin geneline yayılmış kat izleri ve bombeler çekici bir tasarım ortaya çıkarmış.
Ön bölümde radyatör ızgarası ve sis farlarının çevresinde kromaj kaplamalara yer verilmiş. Kromaj yapı, tavan raylarında da devam ediyor. Peugeot 2008’in arka kapıdan itibaren yükselen tavanı, iç mekânın ferahlatılması için yapılmış bir hamle.
Arka bölümde C harfi formundaki, büyük stoplar dikkat çekerken, bagaj kapağının tamponun altına kadar uzanıyor olması, yükleme konusunda kullanıcılara kolaylık sağlıyor.
İç mekân, Peugeot’nun 208 ile başlayan yeni tasarım anlayışının bir ürünü. Küçük direksiyon simidi ve direksiyonun üzerinden görünen göstergeler, alışılmışın dışında uygulamalar. Göstergelerin perdeleniyor oluşu hiç kuşkusuz en büyük eleştirimiz.
Orta konsolda büyük bir dijital ekran bulunuyor. Dokunmatik özellikli bu ekran, yine 208 modelinden tanıdık. Ancak 2008’e geçerken ekranın yazılımı değişmiş ve istenirse navigasyon desteği de sunabiliyor.
Otomobilin iç mekân kalitesi bizce segmentindeki rakiplerinden daha iyi. Tabii bu etkiyi yaratan unsur, ön konsoldaki özel kaplama. Fakat bu kaplama her donanım seviyesinde sunulmuyor.
Dış tasarımdan söz ederken, tavanın yükselen yapısından bahsetmiştik. Ancak bu özellik, boyu 1.75’ten uzun olanların sıkıntı yaşamasını engellemiyor. Baş mesafesi yetersiz kalabiliyor.
Peugeot 2008, 4.159 mm uzunluğa, 2.004 mm genişliğe ve 1.556 mm yüksekliğe sahip. Aracın yerden yüksekliği ise 165 mm. 208 modelinin yerden yüksekliğinin 130 mm olduğu düşünülürse, aracımızın hafif arazi için elverişli olduğu anlaşılır.
2008, 350 litrelik bagaj hacmine sahip. Bu hacim ile en güncel rakibi Renault Captur’ün gerisinde kalıyor. Koltuklar yatırılarak hacmi büyütmek mümkün olsa da, rakibi Captur, Okumaya devam et
Bugün sizler için inceleyeceğimiz otomobil, tam bir satış rekortmeni. Okumaya devam et
Bugün sizler için inceleyeceğimiz otomobil Audi A3 sedan. Türkiye’de en çok satılan Audi modeli olan A3, mevcut 3. nesliyle birlikte ilk kez sedan karoser seçeneğine sahip oldu.
Aracın ön bölümü diğer A3 modelleriyle aynı. Hatta ikinci nesil A3’ten bile izler bulmak mümkün. Audi, rakiplerinin aksine A3 modelini yenilerken muhafazakâr davranan bir marka.
Farlarda LED kullanımını en iyi başaran markalardan biri olan Audi, A3 modelinde de şık bir far grubu yaratmayı başarmış. Ancak ön bölümün kalanında, orijinal bir tasarım fikri görmüyoruz.
Yandan incelendiğinde klasik sedan formu dikkat çekerken, sıra dışı hiçbir çizgiye yer verilmemiş. LED kullanımı arka bölümde de öne çıkıyor. Stoplarda bu teknolojiden faydalanılırken özellikle gece sürüşlerinde, şık bir görünüm oluşturduğunu belirtmeliyiz.
Audi A3 Sedan 4.456 mm uzunluğa, 1.796 mm genişliğe, 1.416 mm yüksekliğe ve 2.637 mm dingil mesafesine sahip. A3, en büyük rakibi Mercedes-Benz CLA’dan kısa bir otomobil. Ancak genişlik disiplininde rakibinin önüne geçiyor.
A3 Sedan’ın iç mekânı da kardeşlerinden farklı değil. Malzeme kalitesi ve tasarım anlamında, modelin rakiplerinden daha iyi olduğu bir gerçek. Kokpitten çıkan 7 inçlik ekran, rakiplerine örnek olacak kadar başarılı.
Otomobilin multimedya sistemi, vites kolunun arkasındaki MMI isimli kumandalarla kontrol ediliyor. Alışkanlık gerektiren bu sistemin, el yazısını bile tanıdığını belirtmeliyiz.
Müzik sisteminin ses kalitesi başarılı. Fakat ilk etapta sistemi açma işlemi biraz zor geliyor. Çünkü bilmeyenler için vites kolunun sağında, yolcuya yakın olan kumandaları bulmak kolay değil.
Audi A3 Sedan 425 litrelik bagaj hacmine sahip. Bu rakam rakibi Mercedes Benz CLA’nın gerisinde. Fakat bagaj kapağı rakibine göre geniş olduğundan, bagajın kullanımı daha kolay.
Audi A3 Sedan Türkiye’de 1.4 TFSI benzinli ve 1.6 litre TDI dizel motor seçenekleri ile satılıyor. Test ettiğimiz model, turbo benzinli motora sahip 1.4 TFSI idi.
Bu motor 5000 devirde 140 beygir güç, 1500 ile 3500 devir arasında 250 Nm tork üretiyor. Fabrika verilerine göre, aracın 0’dan saatte 100 km hıza çıkmak için ihtiyaç duyduğu süre, 8.4 saniye.
7 kademeli, kuru tip DSG şanzımanla kombine edilen test aracımız, alt devirlerden itibaren canlı bir karaktere sahipti. Şanzıman normal konumda, hemen vites büyütmek istediğinden, gerçek performansı spor konumda yaşamak mümkün oluyor.
Fabrika verilerine göre aracın karma kullanımda yakıt ortalaması 4.7 litre olarak belirtilmiş. Gerçek hayatta bu rakamı yakalamak imkânsıza yakın. Fakat sağ ayağınıza hakim olduğunuzda, 7 -7 buçuk litre dolaylarında bir ortalama ile gezmek mümkün. Hakim olamayanlar ise 10 litre tüketime kendilerini hazırlamalılar.
Audi A3 Sedan’da orta sertlikte bir süspansiyon kullanılmış. Fakat sistemin darbe sönümleme performansı başarılı. Sadece çok kısa ve sert darbeler iç mekâna yansıyor.
Genel anlamda doğru viraj çizgisindeyseniz, A3 Sedan etkileyici bir yol tutuş gösteriyor. Fakat viraj çıkışı biraz fazla gaza basarsanız belirgin bir önden kayma yaşanıyor.
Audi, A3 Sedan ile farklı olmaktan çok iyi olmaya çalışmış. Otomobil hiçbir alanda, segmentinin en gösterişlisi değil. Ancak pek çok alanda segmentinin en iyisi. Bu sınıfta bir otomobil arıyorsanız fiyatı ve sundukları ile A3 Sedan, tam size göre. Keyifli sürüşler.
Bu kez karşımızda geçmişi ’60’lı yıllara kadar uzanan bir efsane bulunuyor. Sözünü ettiğimiz otomobil Toyota Corolla. 2013 yılı Temmuz ayına kadar dünya genelinde 40 milyondan fazla satılan Corolla tam bir satış rekortmeni.
Geçtiğimiz aylarda 11. Jenerasyonu ile huzurlarımıza çıkan Toyota Corolla’nın, 1.4 litre dizel motor ve otomatikleştirilmiş şanzıman birlikteliğine sahip versiyonunu test ediyoruz.
Yeni Corolla, çekici hatlara sahip bir otomobil. Aracın ön bölümü daha önce test ettiğimiz Toyota Auris’te olduğu gibi ‘keskin bakış’ felsefesine uygun geliştirilmiş. Bu anlayışın izlerini farlarda ve radyatör ızgarasında görmek mümkün.
Diğer tasarım felsefesi ‘öncelikli tasarım’ ismini taşıyor ve ön ızgaranın alt kısmında doruğa ulaşıyor. Yandan incelendiğinde kaslı hatlar hemen dikkat çekiyor. Ayrıca lastik ve tamponlar arası mesafe azaltılarak uzun dingil mesafesi ortaya çıkarılmış.
Arka kısımda şık stop grubu dikkat çekerken, krom detaylarla bu bölüm vurgulanmış. Bagaj kapağı büyük tasarlanarak yükleme yapma kolaylaştırılmış.
Toyota Corolla, 4.620 mm uzunluğa, 1.775 mm genişliğe, 1.465 mm yüksekliğe ve 2.700 mm dingil mesafesine sahip. Bu ölçülere bakınca, yeni modelin eskisine göre büyüdüğünü görüyoruz.
Bu büyüme iç mekanda da hissediliyor. Arka diz mesafesi eski modele göre 92 mm artarak 706 mm’ye ulaşmış. Bu rakam kompakt sedanlar arasında en iyi değer olarak öne çıkıyor. Otomobilin bagaj hacmiyse 452 litre.
İç mekana göz attığımızda ön konsolun Auris ile birebir aynı olduğunu söyleyebiliriz. Malzeme kalitesi rekabetçi olsa da tasarımın demode olduğunu belirtmeliyiz. Özellikle orta konsolun sağ üst köşesindeki dijital saat, zaman makinesiyle geçmişten günümüze gelmiş gibi görünüyor.
Orta konsolda 6.1 inçlik bir ekran kullanılmış. Bu ekran üzerinden, müzik sistemini kontrol edebiliyorsunuz. Ancak bu ekranın sadece en üst 2 donanımda sunulduğunu ve Navigasyon sistemi için de ekstra ücret ödenmesi gerektiğini hatırlatalım.
Yeni Toyota Corolla Türkiye’de 1.3 ve 1.6 litre benzinli, 1.4 litre dizel motor tipleri ile satılıyor. Testini gerçekleştirdiğimiz 1.4 litrelik dizel versiyon 3.800 devirde 90 beygir güç ve 1.800 ile 2.800 devir arasında 205 Nm tork üretiyor.
Aracın gücü ön tekerleklere 6 kademeli otomatikleştirilmiş bir robotize şanzımanla aktarılıyor. Fabrika verilerine göre aracın 0’dan saatte 100 km’ye çıkış süresi 14.7 saniye. Motor performanslı bir karaktere sahip değil. Şanzıman vites geçişlerinde kasılma yaşanmasına sebep oluyor. Fakat sürüşü çok bozmuyor.
Fabrika verilerine göre karma tüketim ortalaması 4.1 litre olan Corolla, ekonomi amaçlı üretilmiş bir model olduğunu gösteriyor. Bizim test ortalamamız ise 4.8 litre olarak gerçekleşti. 55 litrelik deposuyla 1000 km’yi aşan menzile ulaşmak zor değil.
Eski Corolla’nın yol tutuşu başarılı değildi. Ancak yeni modelde orta sertlikte bir süspansiyon kullanılarak bu sorun giderilmiş. Tabii segment lideri bir yol tutuşa sahip olduğunu düşünmeyin. Direksiyon sistemi Auris’te belirttiğimiz gibi Corolla’da da pratik ve rahat kullanılıyor. Konfor düzeyi ise yeterli.
Yeni Toyota Corolla başarılı bir otomobil olmuş. Bütünüyle değerlendirildiğinde sürücüsünü tatmin edecektir. Fakat araç yüksek bir fiyat etiketi taşıyor. Üstelik donanım listesinde de eksiklikler göze çarpıyor. Açılır cam tavanın hiçbir donanım seviyesinde olmamasını, LCD ekranın ve Bluetooth desteğinin 50 bin TL’ye yaklaşan fiyat etiketi taşıyan baz modelde bile bulunmuyor olmasını yadırgadık.
Bizce Toyota yetkilileri acilen iç mekân tasarımında, gittikleri geçmiş zamandan geri dönmeli ve artık B segment otomobillerde bile standart olan bazı donanımları Corolla’da da baz modelden itibaren sunmalılar.
Bugün sizler için inceleyeceğimiz araç Chevrolet Trax. Markayı B — crossover segmentinde temsil eden araç Opel Mokka ile aynı platform üzerine geliştirilmiş.
Güçlü bir tasarımı olan Trax, kısa küt bir buruna sahip. Köşeli farlar ön bölümde dikkat çekerken; sis farları tamponun köşelerine konumlandırılmış.
Aracın boyasının arazide zarar görmemesi için tamponların, çamurlukların ve kapıların altı, siyah plastik ile kaplanmış. Bu kısma yapılan alüminyum görünümlü eklentilerse şıklığı artırmış.
Arka kısım, ön bölüme göre daha sıradan. Stoplar, farlar gibi köşeli olarak tasarlanmış.
4.278 mm uzunluğa sahip olan Trax; bu boyuna karşın daha ufak görünüyor. Ufak tutulan camlar ve yüksek tavan çizgisi, bu algıyı yaratan en önemli detaylar.
Chevrolet Trax’in en büyük ve yeni rakipleri Renault Captur ve Peugeot 2008. Trax, bu iki modelden daha uzun ve yüksek.
Trax’in iç mekanı küçük bir takım karması gibi. Göstergeler Spark modelinden devşirilirken, orta konsolun alt kısmı Cruze modelinden tanıdık. Otomobilde MyLink ismi verilen bir multimedya ekranı bulunuyor. Bu ekran sayesinde pek çok özelliği dokunmatik olarak yönetmek mümkün.
Büyük torpido ve torpido üstü ikinci bir kapaklı göz iç mekandaki ihtiyaçları karşılıyor. Trax 356 litre bagaj hacmi sunuyor. Bu hacim arka koltuklar yatırıldığında 785 litreye çıkıyor.
Chevrolet Trax, Türkiye’de 1.6 litre atmosferik ve 1.4 litre turbo benzinli motorlarla satılıyor. Test ettiğimiz model 1.4 litrelik turbo versiyondu. Bu motor 4900 devirde 140 beygir güç, 1850 devirden itibarense 220 Nm tork üretiyor. Motor alt devirlerden itibaren canlı bir karaktere sahip. Performans anlamında kullanıcısını üzmüyor.
Fabrika verilerine göre 0’dan saatte 100 km hıza 9.8 saniyede ulaşan aracın karma tüketim ortalaması ise 6.4 litre. Bu tüketim ortalaması hayal olmasına karşın, sakin kullanımlarda 8 litre dolaylarında bir ortalama yakalamak mümkün. Ancak performans tutkunu iseniz 2 haneli tüketim ortalaması sizi şaşırtmasın.
Chevrolet Trax modelinde, yüksek yapının getirdiği dinamikleri sönümleyecek sert süspansiyonlar kullanılmış. Araç hızlı virajlarda bile esnemeyerek göz dolduruyor. Ancak sert süspansiyon darbelerin iç mekanda hissedilmesine yol açıyor.
4×4 sisteminin de etkisi ile Trax iyi bir yol tutuşa sahip. Bu sistemi görüp kendiniz kıra, bayıra vurmak isteyebilirsiniz. Makul koşullarda aracın arazi kabiliyetleri başarılı; fakat karoserin açıları fazlasına imkan sağlamıyor.
Trax ile Chevrolet başarılı bir araç ortaya koymuş. Aracın tek eksiği dizel motor sunulmuyor oluşu. Alınabilir tek seçenek olarak 1.4 litrelik turbo versiyon görünüyor. 4×4 seçeneğinin de bulunuyor oluşu B crossoverlar arasında Trax’i ayrı bir noktaya taşıyor.
Özellikle gençlerin ilgisini çeken B segmenti crossover lar arasına geçtiğimiz günlerde katılan Renault Captur; 0.9 litrelik turbo benzinli motoruyla test konuğumuz.
Renault Captur aslında Renault-Nissan ittifakının bir meyvesi. Nissan Juke üzerine geliştirilen araç tasarım olarak da Clio 4’ten özellikler taşıyor.
Büyütülmüş marka logosu artık Fransız üreticinin imzası olmuş durumda. Renault artık yeni modellerinden marka kimliğini daha çok vurguluyor.
Farlar Clio’ya göre ince tasarlanmış. Bu ortaya zarif bir ön bölümün çıkmasını sağlamış. Yan bölümde hatlar akıcı tasarlanmış. Kapı eşiklerinde yine Clio’da gördüğümüz siyah kaplamalar bulunuyor.
Arka kısımdaysa çamurluklara kadar uzanan bagaj kapağında küt yerleştirilen stoplar dikkat çekiyor. Tavanın sonundaki spoyler ise arka bölümü şık kılmış.
Captur modelinin tasarımını, yeni Clio gibi hem içte hem dışta kişiselleştirebilmek mümkün. Bu özellikle gençlerin bu modele olan ilgisini artıracaktır.
4122 mm uzunluğa sahip olan Captur, 4135 mm uzunluğa sahip olan Nissan Juke ve 4159 mm uzunluğa sahip Peugeot 2008’den kısa bir otomobil.
İç mekan kalitesi ve tasarımı Clio modeliyle birebir aynı. Orta konsolda bulunan 7 inçlik dokunmatik ekranlı R-NAV sistemi içeriğinde navigasyon özelliğini barındırıyor.
Renault Captur’da ilginç iç mekan öğelerine yer vermiş. Klasik torpido gözü yerine kayan, çekmece stili bir göz kullanılmış. Oldukça geniş olan bu gözün kullanımı alışkanlık gerektiriyor.
Bir diğer sıra dışı uygulama ise koltuk kılıflarının fermuarlı olması ve istenildiğinde sökülebilmesi. Bu sayede titiz otomobil kullanıcıları bu kılıfları istediklerinde kolayca yıkayabiliyorlar.
Captur’un MPV modellerini andıran arka koltuk sırası bulunuyor. Raylı bir sistem üzerindeki bu koltuklar istenildiğinde ileri geri kaydırılabiliyor. Bu istenildiğinde bagajın, istenildiğinde arkada sunulan diz mesafesinin artmasını sağlıyor.
Captur 377 litre bagaj hacmine sahip. Arka koltukları en öne aldığınızda ise bu hacim 455 litreye yükseliyor. Koltuklar yatırıldığındaysa 1235 litrelik hacme ulaşılıyor.
Captur modeli Türkiye’de 0.9 ve 1.2 litre benzinli, 1.5 litre dizel motor seçenekleri ile satılıyor. Test ettiğimiz versiyon ise 0.9 litrelik turbo benzinli seçenekti.
Renault ve Dacia modellerinde kullanılan bu motor küçük hacmine karşın 5250 devirde 90hp güç, 2500 devirde 130 Nm tork üretiyor. Motorun gücü 5 kademeli manuel şanzımanlar ön tekerleklere iletiliyor. EDC otomatik şanzıman sadece 1.2 litrelik benzinli modelde bulunuyor.
Captur, crossover olmasına karşın sadece iki tekerlekten çekişli olarak üretiliyor. Aracın fabrika verilerine göre 0’dan 100 km hıza ulaşması 12.9 saniye sürüyor. Yine fabrika verilerine göre karma kullanımda ortalama yakıt tüketimi 4.9 litre. Bizim testimizde yakaladığımı ortalama ise 6 litre olarak gerçekleşti.
Captur yerden yüksek bir araç. Bu nedenle süspansiyon sistemi gövde salınımlarını engellemek için sert tutulmuş. Bu durum konforu olumsuz etkiliyor.
Yol tutuşu sorunsuz olan araçta ESP sistemi tüm donanım seviyelerinde standart olarak sunuluyor. Captur’un direksiyonu hissiz ve tepkileri gecikmeli. Virajlı yollarda aracın kullanımı zevk vermiyor.
Captur güzel görünen ve dikkat çeken bir araç olmuş. Ancak sürüş dinamikleri görüntüsü kadar başarılı değil. Sadece 2 çeker olması sebebiyle hafif arazi kullanımı hedefleyenleri memnun etmeyebilir. Asfalt performansı ise özellikle şehir içinde tatminkar.
Dacia’nın en ekonomik modeli olan Sandero, Stepway versiyonuyla test konuğumuz.
Romen markayı B segmentinde temsil eden Sandero, M 0 ismi verilen ve ilk Sandero’nun kullandığı B 0 platformundan devşirilen yeni bir şasi üzerinde yükseliyor.
